4.06.2010

cemile

cengiz aytmatov

her canlının bir baharı, bir güzü vardır.

kadının mutluluğu çocuk doğurmak, kalabalık bir evde yaşamaktır.

her karanlık bulutta bir beyaz nokta bulunur derler.

ah, ustaya gitme, o sadece kendi baltasının dilinden anlar. her şeyin başı koca ana. bir şey danışacaksan ona danış.

köylerde yiğit olarak nam salabilmek için insan kendini de arkadaşlarını da koruyabilmeli, iyilik etmeli; hatta ara sıra kötülük de etmeli. törenlerde, şölenlerde ortaya çıkıp kendini göstermeli. gerekirse aksakallara kafa tutabilmeli. ancak ondan sonra kadınların dikkatini çeker. ama adam kendi kabuğuna çekilirse, köyün günlük olaylarına bulaşmazsa, ya kimse aldırmaz ona ya da herkes onu küçümser. genellikle bu gibi kimseler ya alay ya da acıma konusu olurlar.

kelimeler birtakım duyguları anlatmakta yetersiz kalır.

ne zaman insanın işi başından aşkın olursa o zaman toplantıya çağırıyorlar.

arabadan inince tepeye, kavakların yanına tırmandım. ah, kavaklarım benim, güzel kavaklarım! bir zamanlar incecik fidanlardınız siz. ne sular aktı köprülerin altından! sizi diken, sizi büyüten insanın bütün dedikleri doğru çıktı. neden öyle hüzünle, yasla mırıldanıyorsunuz? yazın geçtiğine mi yanıyorsunuz yoksa; soğuk rüzgârlar yapraklarınızı koparıyor, ona mı üzülüyorsunuz? yoksa gövdeleriniz, halkımızın kederiyle, acısıyla mı inliyor? evet, kış gelecek, soğuk geceler, tipiler göreceksiniz; ama sonra bahara kavuşacaksınız yine.

şaşıyorum: yüreğimde ne kadar acı, ne kadar hüzün birikmiş. hayatımın eski sayfalarına baktıkça anlıyorum bunu.