14.12.2010

angel dayı

panait istrati

ancak sıradan şeyler paylaşılır ve ortaklaşa yaşanır. insanoğlu çok mutlu olduğu anda, yalnız kalır; çok mutsuz olduğu zaman da öyle. küçük bir çukura herkes seninle birlikte atlayabilir; ama hiç kimse ardından uçuruma gelemez. eksiksiz mutluluk da bir tür uçurumdur.

hiçbir şeyden tat almaz olduğun an ölüsündür.

iyilik pek bir işe yaramaz; yeryüzü iyilikbilmezlerle dolu olmasa bile, tek bir kötünün eli, yüz erdemli kişiye baskın çıkar, bir de bakarsın kötülük kol geziyor.

insanoğlu anasının karnındayken alnına yazılıyor mutlu mu mutsuz mu olacağı. olabildiğince az şey duyan ya da hiç duymayan kişiye ne mutlu! istediği azıcık şeyi yaşam ona verir. yaşadığını duyan ve bir şeyler isteyense mutsuzdur; hiçbir zaman elindekiyle yetinemez.

tutkularla duyular, getirebilecekleri rahatlıktan çok daha fazla gürültü patırtıya yol açarlar.

özgürlük içinde yaşanan bir yıl, bir ömürlük köleliğe bedeldir. ömür dediğinse, üst üste eklenen yıllarla değil, şiddetten uzak yaşanan saatlerle oluşur. özgür adam için, özgürlüğün dışındaki her şey ölüm, hem de sonsuz bir ölüm demektir. köle olmaktansa ölmeyi yeğ tutarım.

varlığı yere sermeden bir tutkuyu önleyecek bilgi yoktur yeryüzünde.

sevdiğimiz birine içerlediğimiz zaman yapılacak en iyi şey, o küçük kini başımızdan atıp hemen sevgiye dönebilmek üzere, kızdığımız insanı yatırıp dövmektir; çünkü insanın içini kemiren öfke, sevgi dolu yumruktan çok daha yaralayıcıdır.

tutku konusunda köpekler bize denk ama bilgelikte bizden ileridirler.

kutsal kitap'taki kişiler tarihin denetimi dışındadırlar. kutsal kitap, inananlar için yazılmış, kökünü inançtan alan bir kitaptır; senden aramanı değil, inanmanı ister.

"kedi evden uzaklaşınca sıçanlara gün doğar."

her insanın yüreğinde uyuyan bir kurt vardır. yumuşakbaşlı adamda bu kurt hiçbir zaman uyanmaz ya da pek ender olarak uyanır, esner, yeniden uykuya varır; böylesi, aynı taşa günde 10 kez çarpan, kızıp küfreden; ama taşı kaldırmayan kişidir ya da kapısı gıcırdadığı zaman, "hay dinine yandığımın kapısı!" demekle yetinendir -alıp kapının menteşelerine azıcık yağ damlatmak aklına bile gelmez. bu, tanrı'nın, akıl erdiremediğim bir nedenle, hafta sonunda, beyni insanoğlundan önceki sayısız harikayı yarattıktan sonra ortaya çıkardığı insandır-.

çılgınlık insanın yaşayışında bilgelikten daha büyük bir yer tutar.

bizi doğdurun demediğimize göre, kimseye borcumuz yok demektir. tek bir görevimiz var şu yeryüzünde: kendimize iyi bakmak. kendimize iyi bakmak içinse 3 güzel şey yapmamız gerekir: iyi yemek, iyi içmek ve iyi yellenmek!