21.06.2022

borges

alberto manguel

borges kendi körlüğünden sık sık ve daha çok yazınsal bir merakla söz ederdi: en çok bilinen haliyle, kendisine "kitapları ve geceyi" bahşeden "tanrının ironisi"nin bir göstergesi olarak görürdü bunu; tarihsel açıdan, homeros ve milton gibi ünlü kör şairleri anımsardı. batıl inancı vardı; çünkü jose marmol ve paul groussac'tan sonra, kör olan üçüncü ulusal kütüphane yöneticisiydi. neredeyse bilimsel bir merakla, tüm çevresini kaplayan gri sisin içinde siyahı artık hiç göremediği için yakınır ve görebildiği tek renk olan sarıyı bağrına basardı. çok sevdiği kaplanların ve güllerin rengiydi bu; o yüzden de arkadaşları her doğum gününde ona parlak sarı kravatlar armağan eder ve borges de oscar wilde'ın bir sözünü yinelerdi: "ancak sağır bir adam böyle bir kravat takabilir." hüzünlü bir ruh halindeyken, körlüğün ve yaşlılığın, yalnız olmanın farklı birer biçimi olduğu söylerdi. körlük onu tek kişilik bir hücreye kapatmıştı, son yapıtlarını burada yazmıştı, satırları kafasının içinde kuruyor ve sonra, hazır olduğunda, yanında kim varsa ona yazdırıyordu.

evrene kütüphane demiş ve cenneti "bajo la forma de una biblioteca" olarak hayal ettiğini itiraf etmiş biri için, kendi kütüphanesinin boyutları bir düş kırıklığı olmuştur belki de; çünkü bir başka şiirinde de dediği gibi, dilin "bilgeliği yalnızca taklit edebileceğini" biliyordu. ziyaretçiler, kitaplarla kaplanmış bir yer, ek yerlerinden patlamak üzere olan raflar, geçişleri tıkayan ve her delikten fışkıran basılı malzeme yığınları, bir mürekkep ve kağıt ormanı görmeyi bekliyordu. bunun yerine, kitapların göze batmayan birkaç köşede toplandığı bir apartman dairesiyle karşılaşıyorlardı. genç mario vargas llosa, borges'i 1950'lerin ortalarında ziyaret ettiğinde, alçak gönüllü dekorasyondan söz açmış ve büyük ustanın neden daha büyük, daha lüks bir yerde yaşamadığını sormuştu. borges bu sözlerden çok alındı. "belki lima'da öyle yapıyorlardır." dedi patavatsız peruluya, "ama burada, buenos aires'te, gösterişten hoşlanmayız."