28.06.2017

top oynayan kedi mağazası

balzac

sanatçılardan çoğunun açlıktan nefesi kokar.

dünyada hiç kimse insanı annesi kadar sevmez.

tiziano'nun, raffaello'nun ve leonardo da vinci'nin en güzel portreleri, farklı koşullar altında zaten bütün başyapıtların doğmasını sağlayan coşkun duygulardan doğmuştur.

on sekizinde ve seven bir kızın gözüyle dünya ne kadar da pembe görülür!

paranın yuvarlak olması, çabuk tekerlenip gitmesi içindir. para savurgan kimseler için yuvarlaksa, para para üstüne koyan tutumlu kişiler için de düzdür.

her günü binbir türlü zevkle süslemeyi biliyor, kendisini tutku coşkunluklarına kaptırmaktan, sonra da dinlenmenin tatlı gevşekliğine bırakmaktan derin bir zevk duyuyordu. bunlar öyle dinlenmelerdir ki, ruhlarımız mutluluk duygusunun en yüksek noktasına çıkar ve orada artık madde birleşmesi dediğimiz şeyi unutur.

şiirin, resmin ve düşlemle ilgili tatlı zevklerin yüksek ruhlar üzerinde, aradan zaman geçse bile kaybolmayan hakları vardır.

düşüncesinin en tatlı iç döküşlerini sürekli görmezden gelmek ve sihirli bir gücün kendisini yaratmaya zorladığı düşlemleri öldürmek zorunda kalan, en içten duygularla başka birine bağlanmış olan bir insanın her gün yeniden doğan acılarına değer vermeyi, basit ruhlu kimseler bilemezler.

doğanın isteklerini anlamazlıktan gelen, cezasını çeker.

evlilikte mutluluğa ulaşabilmek için, üstündeki dar yaylanın hemen yanı başında, inişi çok kolay ama kaypak bir yamaç bulunan bir dağı aşmak gerekir.

zekadaki çabukluk ve konuşmadaki güzellik ya tanrı vergisidir ya da beşikte başlayan bir eğitimin sonucudur.

yüksek tabakaların fırtınalarına, acılarına ancak oralarda oturan yüksek ruhlu kimseler bir değer verebilir. her şeyde herkes dengi dengine.

aşk uzun süre acı döşeğinde kalamaz. kara sevdalı olmak önceleri hoşa giden bir güzellik verir ama sonunda çizgileri uzatır, dünyanın en çekici yüzünü bile soldurur.

eskiden aşk ve neşe saçan, şimdiyse soluk, renksiz, ilgisiz bir yüze, içinde derin bir acı duymadan insan nasıl bakabilir?

biz kadınlar deha sahibi erkeklere hayran olmalı, tiyatrodan keyiflenir gibi bundan keyiflenmeliyiz. ancak onlarla birlikte yaşamak.. kesinlikle!

bir erkeğe, özellikle kocaya karşı aşkımız ne kadar büyükse o oranda az göstermemiz gerekir. acı çeken, daha da kötüsü, eninde sonunda bırakılan, en çok sevendir.

budalalara göre dış görünüş yaşamın yarısıdır. bu yüzden, üstün özellikleri olan birçok erkek, bütün zekalarına karşın, istemeyerek aynı zayıflığa kapılır.

aile mutluluğu öteden beri bir alışveriş, özel bir dikkat isteyen bir iş olmuştur.

vadilerde açan, gösterişsiz, alçak gönüllü çiçekler; göklere çok yakın, fırtınaların koptuğu, güneşin yaktığı yerlere dikilince yaşamıyorlar belki de, kim bilir?