3.11.2019

sıfır noktasındaki kadın

neval el-saadavi

yaşamım boyunca bana gurur verecek, beni krallardan, prenslerden, hükümdarlardan bile üstün kılacak bir şey aradım.

aşk söz konusu olduğunda herkes aynıdır.

yaşamdan daha sert olmalısın. yaşam çok sert. gerçekten yaşayanlar yalnızca ondan daha sert olanlardır.

yaşam bir yılandır. onlar da aynı. yılan, senin yılan olmadığını anlarsa sokar. zehirli iğnelerin olmadığını bilirse hayat seni bir lokmada yutar.

yeryüzünde kendini koruyabilecek tek bir kadın yoktur.

her ikisiyle de yüz yüze gelmek büyük bir cesaret gerektirdiğinden, ölümle gerçek birbirlerine benzer. gerçekler de insanı öldürdüğü için, ölüm gibidir.

erkekler kadının değerini bilemez. kendi değerini belirleyen kadındır.

bir kadının hayatı, gerçekten acınacak bir hayattır. oysa bir fahişe, biraz daha iyi durumdadır.

kadınlar işlerini kaybedip fahişe olmaktan korkarlar; çünkü fahişelerin yaşantısının kendilerininkinden iyi olduğunu bilmezler. böylece yaşama, sağlıklarına, bedenlerine ve akıllarına ilişkin hayali korkularının bedelini öderler.

fiyatın yükseldikçe erkek senin gerçekten değerli olduğunu daha çok kavrar, elindekini avucundakini sana vermeye razı olur. kendi olanağı yoksa sana vermek için başkasından çalar. en değersiz şey için bedellerin en büyüğünü öderler.

hepsinin kendilerini çeşitli fiyatlara satan fahişeler olduğunu, en pahalı fahişenin en ucuz fahişeden daha iyi olduğunu biliyordum artık.

başarılı bir fahişe, zavallı bir azizeden daha iyidir.

bütün kadınlar yalanların, dolanların kurbanıdır. erkekler kadınları aldatır, aldandıkları için de onları cezalandırır, aşağılar. bu kadar düştükleri için cezalandırır, evlenmeye zorlar, sonra da ömür boyu hizmetçiliğe, küfürlere ya da dayağa mahkum ederler.

bir erkek, kadınlar tarafından reddedilmeye katlanamaz; çünkü kendi içinde de kendini reddedilmiş hisseder. bu çifte reddedilmeyi kimse hazmedemez.

gerçeği hiç zorluk çekmeden anlatıyorum. çünkü gerçek kolay ve yalındır. bu yalınlığın içinde de vahşi bir güç yatar. gerçek vahşi ve tehlikelidir.

insanlar yaşamın yalın ama çirkin ve güçlü olan gerçeklerine birkaç yıl içinde varamazlar pek. gerçeğe ulaşmak, artık ölümden korkmamak demektir.

yaşamımız boyunca bizi köleleştiren isteklerimiz, umutlarımız, korkularımızdır.

herkes bir gün ölecek. önemli olan ölene kadar nasıl yaşadığımızdır.