
belki herkesin kendine özgü bir cennet bahçesi vardı -bunu bilemiyorum- ama gerçek olan, kişinin cenneti tam anlamıyla yaşayamadan ateşten kılıcın karşısına dikildiği. ve sonra yaşamın onu cenneti anımsamak ya da onu tamamen unutmak seçeneğiyle karşı karşıya bıraktığı. öyle ya da böyle. anımsamak için güce gerek var; unutmak için ise çok farklı bir güce; her ikisini birden başarabilmek içinse kahraman olmak gerek: anımsamayı seçenler acıyı, içtenliklerinin hiç aralıksız ayaklar altında ezildiğini görmenin acısıyla çılgına dönmeyi göze almalı. unutma yolunu seçenleri bekleyense bir başka çılgınlık tutkusu; acıyı tanımamanın, içtenlikten uzak kalmanın getirdiği çılgınlık. insanlar çoğunlukla ya anılarına bağlı çılgınlar ya da her şeyi unutmaya çalışan çılgınlar oluyor. gerçek kahramanların bu dünyadaki sayısıysa çok düşük.