13.10.2021

haçlı seferleri

sevan nişanyan

haçlı seferlerinin islam dünyası için büyük bir travma olduğunu savunan bir arkadaşa email.

amin maalouf'u okudum. aynı konuda daha ciddi iki üç kitap daha okudum, hillenbrand'ınki yanımdaki rafta duruyor. yıllar önce profesör geannakopulos'un dersinde, az kimsenin umursadığı üçüncü perspektifi de görmüştük, bizans'ın bakış açısından haçlı seferleri.

edindiğim izlenim o ki islam dünyasında haçlı seferleri kayda değer bir iz bırakmadan geçmiş. avrupa tarihi açısından haçlı seferleri bir dönüm noktasıdır. oysa islam dünyasında, 200 seneden beri süren anarşi ve kör dövüşü ortamında ufak bir dipnottan öte pek ilgi görmemiş. anadolu'da etkili olmuş, galiba türkleri bir tür devlet örgütlenmesine mecbur etmiş. (haçlı seferleri olmasa türkler belki alelade bir askeri maceracı sınıfı olarak kalır, bizans düzeni içinde erirdi.) mısır'da eyyubi devletinin şekillenmesine vesile olmuş. o kadar.

islam dünyasında 19. yüzyıl sonuna dek haçlı seferlerini hatırlayan pek yoktur. islam tarihçiliğinde üzerinde durulan bir konu değildir. ehl-i salib deyimi ne zaman çıktı tam emin değilim ama 19. yüzyıldan önce hadisenin islam söyleminde bir adı olduğunu bile sanmıyorum. batı'dan öğrendiler. 19. yüzyıl sonundaki ezilmişlik hissiyle birleştirince konu birden duygusal ağırlık kazandı. avrupalıların bir kahramanlık destanı olarak anlattığı konuyu tersinden okumaya giriştiler.

islam tarihinde asıl büyük travma moğol istilasıdır. islam dinini çöküşün eşiğine getirdiler. arap aristokrasisini bir daha belini doğrultamamacasına tükettiler. haçlıların aksine bilfiil büyük islam toplulukları üzerinde gayrimüslim (ve anti-müslim) bir unsur olarak hüküm sürdüler. islam medeniyetinin kıvılcımının sönmesi hemen hemen kesin olarak 13. yüzyıl sonlarına tarihlenir. moğollardan 200 sene önceki türk istilası da büyük bir travmaydı. ama moğolların aksine türkler zaten müslümandı. hızlıca adapte oldular. kısa bir bocalamadan sonra islam medeniyeti toparlandı, iyi ürünler vermeye devam etti. 

silah zoruyla din yayma kepazeliğini bu coğrafyalara getiren haçlılar değildir, islam'dır. bana sorarsan insanlık tarihinin büyük felaketlerinden biridir. hristiyanlık, roma'nın var olan egemenlik alanında serpildi. zorbalık kariyerini istila ve çapul sahasında değil, iç toplumsal baskı alanında geliştirdi. roma'nın egemenlik sınırları ötesine (mesela iran'a, iç asya'ya, çin'e, habeşistan'a) hristiyanlar yalınayak zahitler ve keşişler olarak gittiler. silah zoruyla din yayma adetini hristiyanlıkta en erken 10. yüzyılda, macar istilalarının ardından doğu ve kuzey avrupa'ya sefer eden şövalye tarikatlarında görürsün. bunların da çoğu ideolojik formasyonunu ispanya ve sicilya'da müslümanlarla çatışmada kazanmıştır. üç büyük şövalye tarikatından ikisinin kurucularının geçmişinde ispanya deneyimi vardır. 1. haçlı seferinin askeri liderleri olan roger ve tancred 1060-70'lerde sicilya'da müslümanlarla savaştı.

haçlı seferleri, müslümanlardan öğrenilmiş bir "cihat" zihniyetinin ürünüdür. hristiyan kültürünün bir yönüyle "müslümanlaşmasının" eseridir. aksiyon değil reaksiyondur. tetikleyici hadise 1081'de (83 müydü?) kudüs'ün türkler tarafından işgaliydi. bardağı taşıran damla oldu. 11. yüzyıl sonunda türkler islam dini adına koskoca anadolu ile suriye-filistin'i ele geçirip yağmaladılar. bu travma olmuyor da, bir avuç avrupalı maceraperestin suriye-filistin sahilinde bir düzine kasabayı ele geçirmesi mi travma oluyor? hadi canım sen de!