18.09.2020

mihail bulgakov

sergey yermolinski

"geniş bir okuyucu kitlesi eserlerini okuyordu ama eleştirmenler ona karşı küstahça bir suskunluğu yeğliyorlardı. ona zamanla herkesin benimsediği, türlü nitelikler yakıştırılıyordu. onun hakkında, ruhlarla ilişki kuruyor, gelecek çağları görüyor ya da sadece delinin biri, diyenler vardı. ama kafası akıl almaz bir duruluktaydı, pratikti. gelecekte eleştirmenlerin kendisi için söyleyeceklerini önceden kestirebiliyordu. ilk bakışta yöntemi zıtlıklarla dolu gibi görünürdü; görüntüleri, akıl almaz bir gülünçlük ve gerçekçi genelleme arasında gidip gelir, şeytan'ı berlin sokaklarında dolaştırırdı."

bulgakov'un, metni pek az değiştirerek okuduğu bu yazı, p. mirimski'nin kendisiyle hiç ilgisi olmayan, "hoffmann'ın toplumsal hayalciliği" başlıklı makalesiydi.

bulgakov, mirimski'nin bu gözlemlerinde kendine değen şeyler hissetmiş, böylece bana, pek de gülünç bulmadığım bu şakayı yapmıştı.

"zanaatkâr gibi davranmak güç şey." derdi. "insanın basit ve içten duygularını; hatta bazen bütün duygularını susturması gerekiyor."

kulağıma eğilip şöyle demişti: "sergey, düzyazıyı ortadan kaldırmak gerek." "ne?" "bir kır görüntüsünü tarif eden bir şey okudum. çayırların bal kokusu, volga kıyısındaki uçsuz bucaksız topraklar, ağaçlarda patlayan o alışılmış tomurcuklar, bozkırlar. hepsinden gına geldi. bütün bunlar, uzun süredir edebiyat olmaktan çıktı, yapmacıklaştı."

düzyazısının anlaşılır, canlı, gerçekçi bir yanı vardı. gerçekten çağdaş bir yazardı bulgakov.