11.10.2015

kör baykuş

sadık hidayet

yarın ölebilirim, kendimi tanıyamadan.

bazı kimselerin ölümle savaşı daha yirmisinde başlar; birçokları da yağı bitmiş lambalar gibi, sessiz yavaş, ecelleriyle sönerler.

herkes güçlü bir alışkanlığa, bir tutkuya sığınır: ayyaş içer, edebiyatçı yazar, yontucu taşı yontar, acısını dindirmek için her biri, en kuvvetli içgüdüsünden medet umar ve gerçek sanatçı, kendi bağrından şaheserler yaratır.

hayat baştan başa kıssadır, hikayedir.

dünya dünya olalı, ben var oldum olalı, soğuk hissiz hareketsiz bir ölü, karanlık odada hep yanımdaydı benim.

utanma ve haya duygusunun kökeni sadece şehvettir.

gökte herkesin bir yıldızı olduğu doğruysa, benimki çok uzakta; karanlık ve pek önemsiz bir şey olmalıdır. belki de benim hiç yıldızım yok!

dünyada susmaktan daha iyi bir şey yoktur.

cinsel ilişki anında, iki kişi yalnızlıklarından kurtulmak için birbirine yapışır, herkeste aynı delice kıpırdanışlara bir kapıdır bu ve yavaş yavaş ölümün derinliklerine yönelmiş bir pişmanlıkla karışıktır. 

bazı kimselerin ölümle savaşı daha yirmisinde başlar; birçokları da yağı bitmiş lambalar gibi sessiz, yavaş, ecelleriyle ölürler. yaşlılar vardır, gülümseyerek ölürler.

yaralar vardır hayatta; ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.

ayyaş içer, edebiyatçı yazar, yontucu taşı yontar, acısını dindirmek için her biri en kuvvetli içgüdüsünden medet umar ve gerçek sanatçı, kendi bağrından şaheserler yaratır.