2.10.2014

görmek

jose saramago

yazgıyı döndürmenin çok çeşitli yolları vardır ve neredeyse hepsi boş çıkar.

yalnızca kendi aklıma güvenirim, yanılmak pahasına da olsa.

umut tuz gibidir, insanı doyurmaz ama ekmeğe tat verir.

eldeki beş yüz kuş, gökyüzündeki beş yüz bir kuştan daha iyidir.

her insan gerçeğinde, her zaman kaygı taşıyan bir yan vardır. bizler her an sönme tehdidi altında titreyen küçük birer aleviz ve her şeye karşın korkarız.

durum karmaşık ve umutsuz bir hal alınca, insanlar önlerine çıkan ilk şeye sarılır.

kimi insanlar, en berbat pişmanlığı, yapılmasına izin verdiğimiz şeyler yüzünden çektiğimizi ileri sürer.

manevi şaşkınlık, kaygıya giden yolda atılan ilk adımdır ve o adımdan sonra her şey olabilir.

bir an gelir, hepimiz bildiğimizi sandığımızdan daha fazlasını bildiğimizi keşfederiz.

onların içinde bulunduğu koşullara uyan birçok olayı dikkatle incelediğimizde, deneyimin bize bıkıp usanmadan kanıtladığı gibi, başlarına gelen her felakette mutlaka kurbanların da payı vardır.

konunun yalnızca bir yanına odaklanmak insanı her zaman hataya götürür.

kusursuz anların, hele yüceliğe çok yaklaşmışsa uzun sürmemek gibi çok büyük bir sakıncası vardır. ondan daha beteri ise, insanın o andan sonra ne halt edeceğini bilememesidir.

insanın içine su serpen bir düşünce vardır, kibirli insanı yazgı er ya da geç her zaman yere çalar.

en ağır taşlar bile yerinden oynatılabilir.

kendisine itaat edilmesini sağlamak için her an rütbesine başvuran bir otorite acınacak biridir.

en sağlam toplumsal yapıyı bile sonunda çökerten, gümbür gümbür gelen devrimler değil, davranışlarımızın cilasındaki küçük çatlaklardır. benzeri davranışlar zaman içinde sürekli yinelendiği için, sonunda yapıyı yerle bir eder.

"saygı görmek istiyorsan, teklifsizliği hoş görme."

yaşlılar her şeyi bilir ama kimse onlara bir şey sormadığı için susmayı yeğlerler.

dünyaya gözümüzü açıyoruz ve o anda, tüm yaşamımızı bağlayacak bir sözleşme imzalamış gibi oluyoruz, ne var ki günün birinde bir an gelir, 'bu imzayı benim yerime kim attı' diye sorabiliriz.

bir ad yalnızca bir sözcük değildir, o kişinin kim olduğunu açıklamaz.

insanın bildiğini sandığı şeylere karşı çok dikkatli olması gerektiğini; çünkü onun öte yanında sonu gelmez bir bilinmezler zincirinin gizlendiğini, o zincirin son halkasının çözümünün de olasılıkla bulunamayacağını hesaba katmamıştı..

kimi insanlar vardır, yıkıldığında bile ayakta kalır.