30.03.2014

ravel

jean echenoz

"uykuyu gözlerken uyumak mümkün değildir."

kimi zaman insan banyosundan çıkmak zorunda diye kızar kendine. dökülen saçların sabun köpüklerini sarmaladığı, üstünde keselenmiş deri artıklarının yüzdüğü ılık ve sabunlu suyu terk edip iyi ısınmamış bir evin ürpertici havası içinde insanın kendini bulması tatsız bir şeydir. sonra, bir de insan kısa boylu, ejderha ayaklı, küvetin kenarları da yüksek olursa, bayağı güç bir iştir; bacağı öte yana atıp hedefini arayan bir başparmakla yerdeki kaygan karolara ulaşmak. apış arasına zarar vermemek ve kayıp, pis bir şekilde düşmemek için de dikkatlice hareket etmek gerekir. bu sorunun tek çözümü insanın kendi ölçülerine uygun bir küvet yaptırmasıdır elbette; ancak bu, bir süre önce kurdurulan ama bir türlü istendiği gibi çalışmayan ısıtma tesisatına harcanandan daha fazlasına mal olur. sıcak su eklemek için arada bir musluğu sağ ayakla açmak, böylece termostatı ana rahmi sıcaklığında tutarak küvetin içinde, sonsuza dek olmasa da saatlerce, boynuna kadar gömülü kalmak daha iyi olacaktır.

ne var ki bu böyle süremez; her zamanki gibi buna vakit yoktur, bir saate kadar helene jourdan-morhange gelmiş olacaktır. bu yüzden ravel küvetinden güç bela çıkar, kurulanır, sedef renkli bornozunu üstüne geçirir, katlanır fırçasıyla dişlerini fırçalar, sinekkaydı bir tıraş olur, saçlarının bir tek ayrımını bile ihmal etmeden taranır, gece kaşında biten anten gibi fırlamış asi bir kılı çeker. sonra da tuvalet masasının üstünden, saç fırçaları, fildişi taraklar ve parfüm şişeleri arasında duran birinci kalite kuzu derisinden timsah motifli, içi atlas kapitone, şık manikür çantasını alır ve sıcak suyun tırnaklarını yumuşatmış olmasından yararlanarak, onları canını acıtmadan, tam uygun uzunlukta kesmeye başlar. bir sanatçı elinden çıkmışa benzeyen banyonun penceresinden çıplak ağaçların siyah ve beyaza dönüştürdüğü bahçeye bir göz atar, biçili otlar ölmüş, don fıskiyeyi felç etmiştir. 1927'nin son günlerinden biridir, saatse erken. her gece olduğu gibi az ve kötü uyuduğundan ravel her sabahki gibi nemrut kalkmıştır, ne giyeceğini bile bilmemekte, bu da asabını daha da bozmaktadır.

tuhaf yapılı küçük evinin merdivenlerini çıkar: bahçe tarafı üç katlıdır ama dışarıdan yalnızca birmiş gibi görünmektedir. üçüncünün, yani sokakla aynı hizada olanın sofa penceresinden, geçenlerin kaç kat giyindiklerini inceler, ne giymesi gerektiğine karar vermek için bir yöntemdir bu. ancak montford-l'amaury kasabası için vakit henüz çok erkendir; içinde helene'in bulunduğu, evinin önüne çoktan park etmiş gri renkli, artık çok yeni olmayan, küçük bir peugeot 201'den başka hiçbir şey yoktur sokakta; bir tek insan bile. etrafta görülecek başka bir şey de yoktur; güneş soluk, gökyüzü bulutludur.