7.01.2012

irade

emrah serbes

insan iradesine hayranım. iradeli insan 20 sene çalışıp bir ev alır ve sonra o evin 20 saniyede yıkıldığını görür. her şeyini kaybetmiştir ama pes etmez; 20 yılının boşa geçtiğini anlamıştır ama bunu kimseye çaktırmaz. sonra cebinde taksi parası bile kalmadığından bir bayram arifesinde otogara valiz taşımak zorunda kalıp kalp krizi geçirir. hastaneye götürürler ama hastanede yeterli teçhizat yoktur. iradeli insanı bir ambulansa koyup başka bir hastaneye gönderirler. ama başka iradeli orospu çocukları ambulansa yol vermezler ve o iradeli insan hastaneye varamadan trafikte ölür. ambulansın sirenleri iradeli insan ölmemiş gibi çalmaya devam eder daha bir süre. sirenler çalarken iradeli insanın kafasından geçen son düşünce de "ben nerede yanlış yaptım?" olur. işte sana babamın ve insan iradesinin hikayesi.

"insan düşünenden ziyade isteyen bir varlıktır ve isteklerinin sonu asla gelmez. aklıyla bir dünya kurmuştur; ama onu yöneten bedenidir, aklı değil. beden de kör bir iradeye tabidir. bu iradenin de nereden gelip nereye gittiğini asla bilemezsin." (schopenhauer)

insan kendi felaketini seçemez. kendi felaketine aktif katılım içinde olabilir ama yine de onu seçemez. yıkılmak için dizilen domino taşları gibiyiz. biri gelir sana çarpar, seni yıkar ama onu da başka biri yıkmıştır. biraz tepeden, soğukkanlı bir zaviyeden bakınca göze hoş gelen bir görüntü aslında. kendi felaketinden bile zevk alabilirsin böylece. o felakette seni diğer insanlara bağlayan şeyi görürsün çünkü. bu durumda herkes suçlu olduğuna göre hiç kimsenin suçlu olamayacağını anlarsın. herkes birbirini yıkar. insana kimvurduya gitmek yakışır.