6.08.2010

peygamber'in son beş günü

tahsin yücel

devrim, insanlık tarihinin henüz doğmamış güneşidir.

devrimcilik kafa işidir. devrimci kuramı anlamak için tarih, ekonomi, felsefe, toplumbilim; hatta matematik bilmek gerekir; ama bir yerde de haksızsınız; çünkü kılgısal olarak, devrim hepimizi ilgilendirir; çünkü devrim hepimizin kurtuluşu demektir.

duyarlılık şiirin en büyük düşmanıdır.

böyle pek geç sayılmayacak bir saatte sokaklarda kendisinden ve köpeklerden başka kimse bulunmamasını, kenterlerin, belki de başlarına geleceklerden korkarak, erkenden inlerine çekilmelerini devrim açısından umut verici ama insanlık açısından yüz kızartıcı buldu. kendisi hep dışarıda, alabildiğine devingen bir yaşam sürermiş gibi, "böyledir bunlar" diye mırıldandı, "hep köşelerine çekilirler. her şeyden korkarlar, ödleri kopar. bunun için, yeryüzünde bugüne dek faşizmin kol gezmiş olmasına şaşmamak gerekir: kenter eşit bencillik, bencillik eşit faşizm."

devrimcidir, bir kavganın adsız neferidir; ölen babasından ileri, doğacak çocuğundan geridir.

o yaman devrimciler, o mangalda kül bırakmayan kuramcılar en güzel arabalara binip gittiler. çokları yeni efendilere bağlandı, bağlanmayanları da öldü ya da içerde. türk proleteryasının o yiğit insanları ise almanya'da, hollanda'da, belçika'a, fransa'da sokakları süpürüyorlar, o güzel arabalara binip buraya geldikleri zaman da patron ayaklarına yatıyorlar. burada kalanlar, yani gerçek türk proleterleri ise, kendilerine proleter demeye kalkarsan, "sen soylu türk işçisine nasıl proleter dersin?" diye üstüne yürürler, belki de mahkemelerde süründürürler seni.

ozanlığın emekliliği yoktur, yaşam boyu sürer, tıpkı devrim gibi.

komünistler insanların zararına değil, yararına çalışmışlardır her zaman, her zaman da çalışacaklardır.