23.04.2021

tanrı

sevan nişanyan

bilginin artması bilinmeyeni azaltmaz; tam tersine artırır. bilgi dairesinin çapı büyüdükçe, bilinmeyenin hududu genişler. denize ne kadar açılırsan, denizin büyüklüğünü o kadar kavrarsın. cahil, bildiğini zanneder. bilen, bilmediğini bilir. cahil, bilmediğinin adını "allah" koyunca bildiğini zannedendir. bilmenin şartı, bilmediğini itiraf etmektir. bilmediğini bilen, öğrenir. bilmediğini itiraf edemeyen, cahilliğe mahkumdur. bilmediğinin adını "allah" koyunca bildiğini zanneden, cahilliğe mahkumdur.

her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten fakat bir insanın kişiliğine ve duygularına sahip olan bir tanrı fikri, daha ilkokul dördüncü sınıftayken bana çok çocukça gelmeye başlamıştı. o zamandan beri de bu görüşüm hiç değişmedi. bırak aklı başında bir insanı, bir çocuğun bile böyle saçma bir fikre nasıl inanabileceğini asla anlayamadım.

bir insani faaliyet olarak dinin önemini ve çekiciliğini anlıyorum elbette. ama o organize dinlerdeki "seven, kızan, döven" tanrı fikri bana gülünç geliyor. aptalca geliyor. adeta insanlığın çocukluk devrine ait bir masal motifi.

tanrı denen şeyin masal olduğundan kuşkum yok. daha doğrusu şöyle söyleyeyim: tanrı şöyledir böyledir diye söz söyleyen herkesin götünden attığından eminim. bu anlamda ateistim, kafam net. ama dikkat et bak: masal kötü bir şeydir demedim ki? istersen mit dersin, alegori dersin, masal değil mesel dersin. o zaman pekala konuşacak ortak zemin buluruz gibi geliyor bana.

yeter ki, "sen benim tanrıma nasıl masal dersin" diye babalanan nemrut takımını başımızdan def edelim.

bu kadar zulmün olduğu bir dünyada o tanrı eğer varsa ya acizdir, ya umursamazdır, ya da zalimdir. bu üçünden başka ihtimal yok.