17.03.2021

batı medeniyeti

sevan nişanyan

islamın batıya bakışındaki önyargı/aşağılama/cehaletin yanında, batınınki pek bir masum kalır bence.

avrupa medeniyetini seviyorum evet.

1. dünyanın başka hiçbir yerinde eşi olmayan güzellikte köyleri ve kasabaları var. "akdeniz medeniyeti" eğer avrupa medeniyetinden farklı bir şey ise, tek rakibi orası olabilir.

2. diğer hiçbir medeniyetin yakınına bile yaklaşamayacağı zenginlikte ve güzellikte müzik üretmişler. ve ayrıca resim.

3. edebiyatı (yazılı sanatı) üstün müdür bilmiyorum ama benim tanıdığım ve sevdiğim bir sanat; diğerlerine (eski türk edebiyatı dahil) hiç o kadar ısınamadım.

4. üretim ahlakı diyebileceğim şey beni etkiliyor: her ne üretiyorsan, en iyisini yapma hırsı. bu teknolojik bir şey değildir, ahlaki bir şeydir; dürüstlükle ve insan sevgisiyle alakalıdır.

sevdiğim için, bugün içine düştüğü çürüme hali beni öfkelendiriyor. 1945'ten bu yana tam bir duraksama döneminde. sadece anılarıyla yaşıyor, huysuz ve bunak bir ihtiyarın ruh halini yansıtıyor. barış ve huzur (=konfor, bencillik) dışında hiçbir sosyal ideali kalmadı. 1945'ten bu yana insanlığa sunabildiği yeni hiçbir şey yok. 

amerika için bunu söyleyemeyiz. bilgisayarı, interneti, google'ı, facebook'u, cep telefonunu ve iphone'u icat ettiler. akıllara durgunluk veren bir sinema sanayii yarattılar. finans sistemine, son iki bin senenin toplamından daha fazla yenilik getirdiler. kiwi'yi ve starking elmasını icat ettiler. daha bundan canlı medeniyet nerede görülmüş?

avrupa neden battı? bir, iki dünya savaşı yüzünden battı: dünya tarihinde görülmemiş bir kepazelikti, kendi kendilerini yok ettiler. iki, amerika (ve kısmen rusya) yüzünden battı. dayak yediler, dünya hakimiyetini kaybettiler, en parlak beyinlerini de bunlara kaptırdılar. üç, yahudileri kaybettiler. yahudiler önemlidir, topluma aykırılık getirirler.

"amerika.. dünyayı teknolojik bir çöplüğe çevirip hepimizi o teknoloji ile bir taraftan büyüleyen bir taraftan tüketen uyuşturan bir bok" tezine cevaben "teknoloji" dediğin şey medeniyetin ta kendisidir. insanın hayvanlıktan bugünkü haline evrilmesinde bir merhaledir. her yenilenme kendi sıkıntılarını getirir, daha önce var olan pek çok şeyin acımasızca silinmesine yol açar. acıtır. ama kaçınılmaz bir süreçtir. yeni ve üstün olanın geldiği yerde, eskisi ya adapte olmak ya da yok olmak seçeneğiyle karşı karşıyadır.

yenilen'i sevmeyelim, üzülmeyelim diyen yok. elbette trajik bir yanı var yenilginin, tükenmeye mahkum olmanın. tabii ki her yeni, eskinin yıkıntıları üzerinde yükselir. ama sonuçta yeni kazanır. ve daha iyi olduğu için kazanır. "zanzibar'a gitmek istiyorsun dubai'ye değil. neden tapıyoruz peki biz dünyaya en fazla dubai olmayı vadeden bir medeniyete?" sorusuna cevaben tam on bin seneden beri insanlar dubai'yi inşa etmek için uğraşıyorlar. bütün o çabayı çıkarsan geriye "insan" namına ne kalır? beslenmek, avlanmak, çiftleşmek ve boş zamanlarında güneşte yatıp bitlerini ayıklamaktan başka işlevi olmayan bir sefil mahluk.