28.04.2019

arzu nesnesi

paulo coelho

erkekler, kadınlar şunu her söylediğinde korkuya kapılırlar: "sana ait olmak istiyorum."

bir erkeğin kendisine eşlik eden bir kadına hangi amaçla para ödediğini anladım: mutlu olmak istediği için. bin frangı sadece orgazma ulaşmak için vermez erkek. mutlu olmak ister.

arzu uyandırmak için arzu nesnesini hemen teslim etmemek gerekir.

fahişelik başka mesleklere benzemez. acemiler daha çok kazanır; deneyimlilerse daha az. her zaman acemi gibi davran. orgazm olurken inlemelisin. öyle yaparsan müşteri sana bağlanır. bir erkek, ufaklığın kalkmasıyla kanıtlamaz erkekliğini. erkek, ancak bir kadına zevk verebiliyorsa erkektir. hele bu kadın bir fahişeyse o zaman kendini kral gibi hisseder.

seks, kontrolsüzlüğü kontrol edebilme sanatıdır.

ister kısa, ister uzun, ister küstah, ister çekingen, sevimli ya da mesafeli olsunlar, bütün erkeklerin ortak bir özelliği var: korku içindeler. en deneyimliler korkularını yüksek sesle konuşarak saklıyor; içine kapanık olanlar oyun oynamayı beceremiyor ve bu duygunun geçeceğini umarak kendini içkiye veriyor.

en önemli karşılaşmalar, bedenler daha birbirini görmeden ruhlar tarafından hazırlanır.

derin arzu, en gerçek arzu, birine yaklaşmak için duyulandır. o noktadan itibaren tepkiler dile gelir, erkekle kadın oyuna dalar; ama onları bir araya getiren çekim söze dökülemez. bu, katıksız arzudur.

bütün uyuşturucu müptelaları bunu söyler: vakti gelince durmayı bilmek. oysa hiçbiri duramaz.

bir kadının kendisiyle yüzleşmesi, ciddi tehlikeler barındıran bir oyundur. kutsal bir dans. kendi kendimizle karşı karşıya geldiğimizde, iki tanrısal enerji, çarpışan iki evrenizdir. yüzleşmede gerektiği kadar saygı yoksa bir evren ötekini yok eder.

dünyadaki bütün dillerde vardır şu özdeyiş: "gözden ırak olan gönülden de ırak olur." ne var ki, bence son derece yanlıştır bu; boğmaya, unutmaya çalıştığımız duygulardan ne kadar uzaklaşırsak, onlar da gönlümüze o kadar yaklaşırlar. sürgündeysek memleketimizle ilgili en ufak anıları bile tutmak isteriz aklımızda; sevilmiyorsak, sokaktan her geçen bize bunu hatırlatır.