16.01.2017

din

yuval noah harari

islam, hristiyanlık, budizm ve konfüçyüsçülük gibi modern öncesi bilgi gelenekleri, dünyayla ilgili önemli olan her şeyin bilindiğini iddia etti. büyük tanrılar, kadiri mutlak tek tanrı veya akil insanlar herkesi kapsayan bilgeliğe sahiplerdi ve bunları bize sözlü geleneklerle veya yazıyla aktarmışlardı. sıradan ölümlüler bu eski metinleri ve gelenekleri inceleyerek ve onları tam olarak anlamaya çalışarak bilgi edinirlerdi. incil'in, kuran'ın veya vedalar'ın evrenle ilgili bazı kritik bilgilere sahip olmadığını, hele de bu sırların etten kemikten yapılma yaratıklar tarafından keşfedileceğini düşünebilmek bile olanaksızdı.

muhammed peygamber de dini hayatına ilahi gerçeklerden haberi olmayan arapları eleştirerek başlamıştı. ancak muhammed kısa süre içinde kendisinin bu gerçekten haberdar olduğunu iddia etmeye başladı ve takipçileri onu "peygamberlerin mührü" olarak adlandırmaya başladı. bu andan itibaren muhammed'in vahiylerinden başkası gereksizdi.

modern bilim ise kendine özgü bir bilgi geleneğine sahiptir. zira en önemli sorularla ilgili kolektif cehaletin söz konusu olduğunu bilir. darwin hiçbir zaman kendisinin "biyologların mührü" olduğunu ve hayatın sırrını tam olarak ve ebediyete dek çözdüğünü iddia etmemiştir. yüzyıllar süren yoğun bilimsel araştırmalardan sonra biyologlar beynin nasıl bilinç geliştirdiği konusunda hâlâ iyi bir açıklamaları olmadığını itiraf ediyorlar. fizikçiler big bang'e neyin yol açtığını veya genel görelilik teorisiyle kuantum mekaniklerini nasıl bağdaştıracaklarını hâlâ bilemiyorlar.