20.06.2016

kazanan yalnızdır

paulo coelho

her şeyin, 1953 cannes film festivali'nde, kimsenin tanımadığı 19'luk bir kızın, yapacak daha iyi bir işi olmayan fotoğrafçılara bikiniyle poz vermesiyle başladığı söylenir. genç kız bir anda yıldız olmuş, adı efsaneleşivermişti: brigitte bardot. şimdi herkes aynı şeyi yapabileceğini sanıyor. bir aktris olmanın önemini kimse anlamıyor, tek geçerli şey güzellik.

cannes aslında bir moda gösterisidir.

moda, aslında, "ben sizin dünyanızdanım. sizin ordunuzla aynı üniformayı giyiyorum; onun için beni vurmayın." demenin bir biçimidir.

insanlar yalnızca, elde edip edemeyeceklerinden emin olamadıkları şeylere değer verirler.

erkekler kafalarında kadınları hep soydukları için, bir kadının ne giydiğine hiç dikkat etmezler.

yorucu bir işgününden sonra otele döndüğümde, genellikle duşun altında saatlerce kalır, vücuduma dökülen suyun sesini dinlerim. içimde çarpışan birbirine zıt iki dürtü vardır. biri tanrı'ya şükretmemi söyler; öteki ise hala vakit varken bırakıp gitmemi.

birine sakin olmasını söylemek onu daha da gerginleştirmekten başka işe yaramaz.

ne zaman biri ölse, onunla birlikte evrenin bir parçası da ölür.

insanlar hiç tatmin olmazlar. ellerindeki azsa, daha fazlasını isterler. ellerindeki çoksa, daha da çoğunu isterler. daha da çoğunu elde ettiklerinde ise, keşke daha azla mutlu olabilseydik derler; ama bu yönde küçücük bir çaba bile harcayamazlar.

hayat bazen insanları, birbirleri için ne kadar çok şey ifade ettiklerini anlasınlar diye ayırır.

insanlar çevrelerinde olup bitene hiçbir zaman fazla dikkat etmezler.

toplum suçu önlemek için harekete geçmiyorsa, insanlar da doğru olduğunu sandıkları her şeyi yapmaya hak kazanırlar.

sen zafere inanırsan, zafer de sana inanır. şansı yakalamak için her şeyi göze al ve sana rahat bir dünya sunan her şeyden uzak dur. yetenek evrensel bir armağandır; ama onu kullanmak epey cesaret ister. en iyi olmaktan korkma.

ruh, güzel ve derin olan her şeyi sever.

tutku. dürüst davranmak gerekirse, 5 yılı aşkın evlilikten sonra başka bir eş bulma arzusuna kapılmadığını hangimiz söyleyebilir? yine dürüst davranmak gerekirse, kim hayatı boyunca en az bir kez ihanet etmediğini, en azından aklından geçirmediğini iddia edebilir? kim bilir kaç kadın ya da erkek bu yüzden evlerini terk etmiş, sonra tutkunun uzun sürmediğini fark edip gerçek eşlerine dönmüştür. azıcık olgunlukla davranılırsa her şey unutulabilir. bu, insan biyolojisinin tamamen normal bir yanıdır.

doğru yol, her zaman, başkalarının karşı olduğu yoldur.

tüm işkolikler yaptıkları şeyi yapmaktan mutluluk duyduklarını söyler ve aynı durumdaki dostlarından hiçbiri de onların yardıma ihtiyacı olduğunu düşünmez.

moda altı ayda bir kendini yenileyebilir; ama bir tek şey hep aynı kalır: fedailer siyah giyer.

renklerin rastgele seçildiği zannedilir; ama her rengin amacı farklıdır. beyaz saflığı ve namusu simgeler. siyah insanı ürkütür. kırmızı şaşırtır ve felç eder. sarı dikkat çekicidir. yeşil her şeyi sakinleştirir ve ufku açar. mavi yatıştırır. turuncu kafa karıştırır.

sıradan insanlar ilahi adaletsizlikten yakınıyor, güç sahibi olmayı kıskanıyorlar ve hayatın tadını başkalarının çıkarması onlara acı veriyor. kimsenin hayatın tadını çıkaramadığından, herkesin kendini güvensiz ve endişeli hissettiğinden, mücevherlerin, arabaların ve şişkin cüzdanların büyük bir aşağılık kompleksini örtbas etmeye çalıştığından haberleri bile yok.

her zaman yeni bir başlangıç yapmak mümkündür.

bir adamın itibarı, başarının doruğundayken çevresinde olan insanlarla değil, en zor zamanında ona yardım etmiş olanlara vefasıyla ölçülür. o ellerin kana mı tere mi bulanmış olduğunun önemi yoktur; uçuruma düşmek üzereyken bir yere tutunmuşsanız, sizi tutup çıkaranın kim olduğuna elbette aldırmazsınız. şükran duygusu önemlidir; en muhtaç olduğu anda yanında bulunan insanları unutan biri fazla ilerleyemez.

birini seviyorsan, onu özgür bırakmaya hazır olmalısın.

insan bedeni yaratılış olarak dünyanın en etkileyici mekanizmalarından biri olabilir; ama küçücük bir mermi belirli bir hızla girip bir kesik attı mı, işi bitirir.