
genel bir gözlem olarak, bu kentte, hiçbir kadının doğal bir yürüyüşü olmadığını öğreneceksin. bir tanesini gözüne kestiriyorsun, peşinden gidiyorsun; o sokaktan bu sokağa hiç beklenmedik dönüşler yapıyor, zikzaklar çiziyor. sonra, yanaşmak için biraz ıssız bir yeri gözüne kestiriyorsun ve cevap vermemezlik etmiyor hiçbir zaman. herkesin bildiği bir şey bu. viyanalı bir kadın, kimseyi başından savmaz. eğer birisinin kadınıysa -esamesi okunmayan kocasından söz etmiyorum- ve eğer kırk tarakta bezi varsa, sana söyleyecektir bunu ve ancak bir hafta sonra kendisinden randevu istemeni ya da belli bir tarih söylemeden sabırlı olmanı tavsiye edecektir. bu pek uzun sürmez; daha önceki aşıklar da senin en iyi dostların haline gelir.