21.01.2021

din

osho

dünyada var olan tüm dinler -ki sayıları hiç de az değildir- ölü kayalardır. onlar akmazlar, değişmezler, çağla birlikte hareket etmezler. ve ölü olan hiçbir şey size yardım edemez; tabii eğer bir mezar yapmak istemiyorsanız.

tüm sözde dinler yaşantınızı, sevginizi, sevincinizi yıkarak ve kafalarınızı tanrı hakkında, cennet ve cehennem, reenkarnasyon ve çeşitli saçmalıklar hakkında fantezilerle, kuruntularla ve halüsinasyonlarla doldurarak size mezar kazıyorlar.

bu din mensupları size orucu öğretiyorlar. bu doğaya karşıdır. oruç da çok yemek kadar kötüdür. 

din adamının görevi, insanların kendilerini daha çok suçlu hissetmelerini sağlamaktır. bu bir iştir ve çok incelikli bir yapısı vardır: insanların her şey hakkında, her zevk hakkında suçlu hissetmelerini sağla.

dinler sizi neden doğal içgüdülerinize karşı koyduruyor? tek nedenle: sizi suçlu hissettirmek için. bu "suçlu" sözcüğünü tekrarlayayım. bu onların sizi yıkma, sömürme, biçimlendirme, alçaltma, kendinize saygı duymamanızı sağlama odaklarıdır. bir kez suçluluk yaratılınca, bir kez "ben suçlu biriyim, ben günahkârım." diye hissetmeye başlayınca işleri bitmiştir. o zaman sizi kim koruyabilir? o zaman kurtarıcıya ihtiyaç vardır. ama önce hastalık yaratılır.

hristiyanlık ve müslümanlık çok ilkel dinlerdir. hinduizmin, budacılığın, taoculuğun kültürlü, incelikli tavrına sahip değillerdir. onlar nasıl tartışılacağını bilmiyorlar, sadece nasıl savaşılacağını biliyorlar. onların tek tartışmaları kılıç, kimin haklı olduğuna kılıcın ucunda karar veriliyor.

dünyadaki tüm dinler insan zihnini çocukluktan itibaren doğduğunuz dinin gerçek din olduğuna şartlandırdılar. bir hindu kendi dininin dünyadaki tek gerçek din olduğuna inanır, diğer bütün dinler sahtedir. aynısı museviler, hristiyanlar, müslümanlar, budistler için de geçerlidir. bu dinler kör insanlardan oluşan bir toplum yarattı ve sizin gözlerinize ihtiyacınız olmadığını söyleyip duruyorlar.

düşünmenize izin yok; çünkü düşünmek sizi yoldan çıkarabilir. onların sizi götürmek istediği yollardan farklı yollara çıkmanız şart; çünkü düşünmek şüphenizi, aklınızı keskinleştirmek demektir ve bu da bu sözde dinler için çok tehlikelidir. buna "inanç" diyorlar. oysa bu, aklınızı öldürmekten başka bir şey değildir.

her tarafta seyyar satıcılar var: hristiyanlar, müslümanlar, hindular, budistler, museviler.. size sırf zehir olan bir şey satmaya çalışan her tür satıcı müşteri arayışı içinde.

hiçbir din "kafanızda soru işareti yaratan şeyler vardır; ama yanıt beklemeyin. yaşam bir gizemdir." diyecek kadar cesur değildir. oysa gerçek din mistisizmdir.

dua denilen şeyler sahtedir. milyonlarca tapınak, kilise, sinagog ve milyonlarca insan dua ediyor sürekli. fakat duaları yanlış; çünkü hep bir şey istiyorlar. zaten almış olduklarına hiç teşekkür etmiyorlar. dualarında, eğer iyi bakarsanız, bir dilenciyi görürsünüz, minnettar olmayan bir dilenciyi. şeylerin olması gerektiği gibi olmadığına dair belli bir şikâyet var, başkalarının daha çok aldığına, benim o kadar almadığıma dair.

dinler insanlığı asırlardır hadım ediyor; tüm cesaretimizi, haysiyetimizi yıkıyorlar.

dinler daha iyi bir insanlık yaratmaya yardımcı olmadı. sadece insandaki güzel olan her şeyi yıktılar, onun gelişimini durdurdular, ta köklerinden kestiler.

tüm insanlığın bir üzüntü denizinde boğulduğunu görüyorum, bunun nedeni de üzgün olmaya şartlanmanızdır. dinleriniz şarkı söylemenizi, gülmenizi, dans etmenizi istemiyor; çünkü şarkı söyleyen, dans eden, gülen insanlar bağımsız bir karaktere sahiptir. kendilerine has bir eşsizlikleri ve bireysellikleri vardır. onlar köle değildir ve sonucu ne olursa olsun köle olmayı kabul etmeyeceklerdir.

tüm insanlığın mutlu olmasını, dans etmesini, şarkı söylemesini istiyoruz. o zaman tüm gezegen olgunlaşır, bilinci evrimleşir. üzgün, bedbaht birinin keskin bir bilinci olamaz; onun bilinci sönüktür, bulanıktır, ağır ve karanlıktır. ancak yürekten güldüğünüz zaman bir anda tüm karanlık kaybolur.