12.05.2013

ışık bahçeleri

amin maalouf

başkalarına yol gösterecek olanlar, her gece, her zenginliğe veda etmeli, üzerlerindeki giysiden başka bir şeyleri olmamalı, ertesi günün yiyeceğini bile taşımamalıdır. bilgeler, din tüccarı sahte sofulardan ancak böyle ayırt edilebilirler.

insanlara, bir ırka veya bir aşirete mensup olmak gibi, bir dinden olmayı öğretmişler. ben de diyorum ki, size yalan söylemişler. her dinde, her düşüncede, ışıklı özü bulup kabuğunu atmayı bilin.

ilk saniyede kuşkulu olacaksın. inancın ne olursa olsun. hangi dinden olursan ol. en katı müminde bile kuşku vardır ve en koyu inançsızlıkta itiraf edilmemiş bir umut! ahiret ile karşılaştıklarında insanlar sadece rollerini yaparlar, ortak inançları, bedenlerindeki yorgunlukta yazılıdır.

gerçek, çok şey isteyen bir sevgilidir. hiçbir ihaneti kabul etmez, bütün inancın ona yönelik, yaşamının bütün anları ona aittir.

ilk acı tatta cesaretin kırılırsa selamete asla ulaşamazsın.

sofuların tekdüze dünyasında, yalnızlıktan başka sığınak var mıdır?

şu dünya üzerinde hafif ol, bastırmadan yürü, sert hareketlerden kaçın, ne ağaçları öldür ne de çiçekleri! toprağı işliyormuş gibi yap ama onu yaralama, okşamakla yetin. başkaları avaz avaz bağırırken, dudaklarını kıpırdat ve bağırma.

saf olan ve olmayan besinlerden söz etmek boş inançtır; saf olan ve olmayan insanlardan söz etmek aptallıktır, her şeyde ve her birimizin içinde aydınlık ve karanlık vardır.

evet babil oğlu mani, yalnızsın, yoksulsun, seninkiler tarafından yadsındın ve evreni fethe gidiyorsun. gerçek başlangıçlar böyle belli olur.

her varlıkta, her nesnede aydınlık ve karanlık yan yana ve iç içedir.

şayet yeryüzünde bir bilgeye yiyecek verecek tek bir kişi kalmamışsa, o zaman dünya bilgelere layık değil demektir ve gitmelerinin zamanıdır.

söz gibi güzel mal mı olur? yükte hafif, değerlendirilmesi bilinirse, pahada ağır.

onlar sadece koyun, koyunların yazgısında, kırpılmak ve kesilmek vardır.

batı'da yetişmiş olanın umudu, doğu'da yeşermedi; doğu'da yetişmiş olanın sesi, batı'ya ulaşmadı. her gerçeğin, ona sahip olmuş olanların giysisini ve dilini edinmesi mi şart?

insan sadece içindeki ışık ile büyük insandır.

sadece affedişim, cezalandırdıklarıma daha acı verirse affederim.

bazı zamanlar olur ki, kendini elinde silahla buluverirsin. kullanmaktan utanırsın ama oradadır, soğuk, keskin, vaat edici. yol çizilmiştir. senden önce başka haberciler de senin durumuna düştü. her biri seçimini kendi yaptı, tek başına. tek başına, sen de öylesin. her zamankinden çok. kaderin ağına karşı tek başına. içindeki ışıktan başka tek bir fenerin olmadan, ayırt etmen ve seçimini yapman gerek.

kralların aşkı, nefretleri kadar yıkıcıdır.

kimsenin içmediği suya ne mutlu! yollardan uzaklarda çiçek açan ağaca ne mutlu!

tanrı'nın kendine özgü nedenleri vardır. o, insanoğlunun süsünün ardındaki kimliğini görür.

insan sadece kendi sesini dinler.

evrenin şafağında, bütün yaratıklar bir ahenk içinde yüzüyorlardı. yaratılışın kaosu bunu bize unutturdu. ama sanatçının ruhuyla uyumlu bir lavta sesi, başlangıçtaki ahengi bizlere anımsatabilir.