24.01.2016

softa

sabahattin eyüboğlu 

hayvan, hep aynı yuvayı yapması, bildiğinden şaşmaması bakımından softaya benzer; ama o, düşünmediği, düşünemediği için hayvandır. softaysa düşünebilirken düşünmediği için softadır. bu bakımdan ona, hayvanca, yani bildiğini geliştiremeden yaşayan insan da denebilir. softa dünyayı oldum olası yalnız kendi açısından görür ve düşüncesi hep aynı yerde otlar, hep aynı dereden su taşır. bugün yeni dünyaya ayak uydurmak için yaptığımız her şey bizim softamızın fırsat bulur bulmaz yıkacağı şeydir.

bizde din hala, atatürk gibi devrimci bir bilinçten, halife'ye karşı kurulmuş bir halk devletinden sonra bile, bir millet olarak gelişmemizin, çağdaş insanlığa uyma isteğimizin karşısındadır. bizim din adamımız her türlü değişmenin, gelişmenin karşısındadır. muhammed peygamberin sözcüleri ellerinden gelse, değil yıldızlara, diş hekimine gitmeye bile izin vermeyecekler neredeyse.

ölünce toprağa karışıp gideceğime, insan kardeşlerin kafasında kalabilecek izlerden başka hiçbir varlığım kalmayacağına inanıyorum. cennetin, cehennemin iyilikler kötülükler için insanların çok eskiden düşünebildikleri karşılıklar olduğundan hiç ama hiç şüphem yok.

yahya kemal, necip fazıl, faruk nafiz bir süre ozan olarak, yurttaş olarak ilerici insanlardır; ama bir tarihten sonra her üçü de gericinin gericisi olmuş, gericilerin ekmeğine yağ sürmüş. yeni türkiye'nin gelişmesine engel olmuşlardır.

osmanlı devleti kendine kul olmak isteyenlerin sınıfına, dinine, mezhebine bakmamakta hayli demokrattı.

bizim geçmişte yaşamamız değil, geçmişin bizde yaşaması gerekir.

iç sömürgecinin okula vermediği parayı camiye verdiğini türkiye halkı son yirmi yıl içinde her zamankinden daha açık görmüş olsa gerek. dinin sosyal gelişmeye karşı silah olarak kullanılması, hele bizde yeni olmamakla beraber halk bu gerçeğin bilincine yeni yeni varıyor. bugün sömürgeci niçin din bezirganıyla el ele verip atatürk devrimleriyle savaşıyor? bunun tek nedeni atatürkçülüğün özünde sömürgeciye karşı sosyal adaletten yana bir gidiş olmasından ve bu gidişin gittikçe hızlanmasındandır.

ne yıkılmışsa softalar yıkmıştır bu memlekette. cahilliğimizin eline baltayı veren, keyif için, para için yıkanları da destekleyenler onlar olmuş. yalnız yapılmış eserleri yıkmakla kalsalar iyi, yeniden yapma gücünü de köreltiyorlar. 

en büyük ahlaksızlık ahlak adına yapılan değil midir?