11.01.2017

wittgenstein'ın maşası

david edmonds / john eidinow

pek azımız kürsülerden konferanslar veren filozoflar olsak da hepimiz mutfak masasında filozof kesiliriz.

1910'la 1913 arasında işsiz ve vasıfsız hitler, viyana'da evsizler için kurulmuş bir hayır kurumu ve resimlerini satın alan yahudi esnaf sayesinde hayatta kalmıştı.

nazilerin almanya'yı ele geçirmesinin doğuracağı sonuçları düşünen wittgenstein en kötüsünü önceden bilmişti: "bir ülkenin hükümetini bir grup gangsterin ele geçirmesi ne demektir bir düşünün. karanlık çağlar geri dönüyor. insanların cadılar gibi diri diri yakılması türünden dehşet verici şeyler görürsek şaşmayın."

çocukluğunda fiziksel temasın sıcaklığından yoksun kalan karl popper yetişkinliğinde de aynı tutumu sürdürmüştür. bir arkadaşına annesinin onu hiç öpmediğini söylemişti -kendisi de karısını hiç dudaklarından öpmemiş. ayrı yataklarda uyurlarmış.

"bir şeye çok sinirlendiğimde bazen sopayla yere ya da bir ağaca vururum. ama elbette bu işin suçlusunun yer olduğunu ya da ona vurmamın bir şeye yarayacağını düşündüğümden değil. öfkemi boşaltmak için. bütün ritüeller de böyledir. önemli olan bir cezalandırma hareketine benzemesidir ama benzerlikten başka şey aranmamalıdır."

zenon'un en ünlü paradokslarından birinde iki yarışmacı vardır: yenilmez yunan kahramanı akhilleus ve bir kaplumbağa. ağır hareket eden kaplumbağanın yarışa erken başlamasına izin verilir. zeno'ya göre hızlı akhilleus kaplumbağayı asla yakalayamayacaktır: kaplumbağanın başladığı noktaya geldiğinde kaplumbağa başka bir konuma gelmiş olacaktır; akhilleus bu noktaya geldiğinde kaplumbağa biraz daha ilerlemiş olacaktır ve bu böyle gider.

bertrand russell, her kelime itinayla betimlense bile sorunların ortadan kalkmayacağı görüşündeydi. bunu kanıtlamak için aşağıdaki küçük hadiseyi anlatmıştı. bisikletle winchester'a gidiyordu ve en kısa yolu sormak için bir bakkala girmişti. bakkal, dükkanın arka tarafındaki birine seslendi:

    "beyefendi winchester'a giden en kısa yolu soruyor."
    "winchester mi?"
    "evet."
    "winchester yolu, öyle mi?"
    "evet."
    "en kısa yol mu?"
    "evet."
    "bilmiyorum."