31.10.2015

uzun lafın kısası

jean baudrillard: anısı yüreğinizi daraltınca hoş olanın yüceliği anlaşılır.

andre gorz: hiçbir iş adanmayı hak etmez.

erik orsenna: bütün yabani hayvanlardan kaçabilirsin; kaderini taşıyanın dışında.

walter benjamin: bir aşkta çoğu insan ebedi yurdunu arar. ama başkaları, çok azı, ebedi yolculuğu. bu sonuncular aşkta toprak anayla temasa gelmekten korkan melankoliklerdir. sıla hasretini onlardan uzak tutacak kişiyi ararlar. o kişiye sadık kalırlar.

klaus schröter: her yerde yararlı olmaya çalışın, siz her yerde evinizdesiniz.

william blake: eğer algının kapıları temizlenseydi her şey insana olduğu gibi görünürdü: sonsuz. çünkü insan kendisini kapattı; ta ki tüm şeyleri mağarasındaki dar çatlaklardan görene dek.

alexandre dumas: kendini savunmayı bilmeyenlerin intikamını almak, adaletin görevidir.

hakan günday: medeniyetten daha kötü bir şey varsa o da medeni olmaya çalışan bir medeniyetsizliktir.

mehmed uzun: her zaman böyledir; karanlık, çaresiz ve dar günlerde dostlar azalır.

choderlos de laclos: her anlamlı kişide en azından üç temel nitelik vardır: önce insanda bir amaç kavramı, sonra buna ulaşma istenci, daha sonra da bu istencin dizgeleştirilmesi.

oscar lewis: bir erkekle yatan orospu için en keyifli an, parayı avucunda hissettiği andır.

william james: çoğu insan fiziksel, entelektüel veya ahlaki açıdan olsun kendi potansiyel varlıklarının çok azını kapsayan dar bir çemberde yaşar. hepimiz içinden hayal bile etmediğimiz şeyleri çekip çıkarabileceğimiz yaşam sarnıçlarına sahibiz.