11.11.2014

aşk

murathan mungan

aşk üzerine konuşurken saçmalamamak imkansızdır.

aşk hataları trafikte kırmızı ışığa yakalanmaya benzer; bir kere yakalandınız mı hep yakalanırsınız.

aşk bir sistem değildir; mekanizmasını anlamaya çalıştığınızda, kurcalamaya kalkıştığınızda dağılır. bir aşkta en aranmayacak şey tutarlılıktır.

bir aşk yazılı hale gelmesini çoğu kez bitmesine borçludur.

çağrışımlarımızdır bizi çoğu kez yanıltan ya da aşık eden.

aşk hiçbir zaman dışarıdan göründüğü gibi değildir.

aşka da acıya da aynı silahlarla katlanır insan. gerisi, bu iki nokta arasındaki boşlukları doldurmaktır yalnızca.

aşk ve suret birbirlerinin körüdürler. hem bakmak hem görmemek anlamına gelirler. görünen ile görülenin ardındaki görünmeyene açılırlar.

aşk da hayatın diğer öğretmenleri gibi büyük ölçüde öğrencisine bağlıdır.

aşk da siyaset gibidir; herkesle tartışılmaz.

aşk her mekana kendi rengini verir.

aşk sadece başlangıçtır. neye olduğunu bilmediğin bir başlangıç.

bazı aşklar kendi yangınında ölür.

aşkın kelimeleri erken, ayrılığın kelimeleri geç gelir.

aşk bir rüyayı iki kere görmektir.

her aldanmanın büyüsünü aşk sanma; duyguların da uzak akrabaları vardır.

aşk evine döner.

bütün aşıklar aynı yaştadır.

maddenin yükünden kurtulmuş aşk yoktur. platonik olanı bile maddedir.

aşkların çoğu devamsızlıktan sınıfta kalır.

aşk bize hayatı yeniden keşfetme gücü verir.

en somut aşk bile bir soyutlamadır.

sanatın tek hammaddesi yaşadıklarınız değildir. her umutsuz aşktan büyük yaratılar çıkmaz.

ilk aşkların özgeçmişi olmaz; benzersizlikleri bundandır.

her köklü tutku gibi aşk da aynı zamanda sınırlara yapılan bir yolculuktur. ya siz genişlersiniz ya sınırlar.

hangi dinden olursanız olun, aşk bir mezheptir.

kalbimizin anlamadığı şeyleri aşka saklarız.