4.01.2014

goethe der ki

gürsel aytaç

"şimdiki zaman, taptığım tek tanrıçadır.

ne istediğini açıkça bilen, bıkmadan ilerleyen, amacına ulaştıracak araçları elde etmeyi ve kullanmayı bilen insana saygı duyarım; amacının büyük mü küçük mü olduğu, övülmeye mi yerilmeye mi değer olduğu benim için daha sonra gelir.

büyük adamın dostları olabilir; ama o dost olamaz.

dindarlığı, sofuluğu erek ve amaç sayan kişiler, çoğunlukla sahtekardır.

hiç kimse, özgür olmaksızın kendini özgür sanan kimseden daha çok köle değildir.

yığın, her yeni karşılaştığı önemli şeyde, 'neye yarar?' diye sorar; haksız da değildir. çünkü o, bir şeyin değerini ancak yararıyla fark edebilir.

cehaleti iş başında görmekten daha korkunç bir şey yoktur.

en boş insanlar kendilerine çok önem verirler, mükemmeller güvensizdir, kusurlu insan küstahtır; iyi adamsa ürkektir.

açlık nasıl en iyi baharatsa, yorgunluk da en mükemmel uyku hapıdır.

deliler ve akıllılar aynı derecede zararsızdır; yalnız yarı delilerle yarı akıllılar çok tehlikelidir.

onu sevmen doğaldı, ona evlilik vaat etmen bir delilikti; bir de sözünü tutmuş olsan iyice çılgınlık olurdu.

pek çok şeye katlanmak zorunluluğunu, bir tek 'evet' sözü doğurur. dünyada bu kadar çok hareketli şeyin arasında evliliğin sonsuz sürekliliğe dayanması, onun aksayan bir yanıdır.

insan kendine çok şeyler ister; ama pek azına ihtiyacı vardır.

kadından şikayetçisin; bir erkekle öteki arasında sallanıp duruyormuş! onu kınama; aradığı kararlı bir erkektir.

dünya, görünüşe göre hüküm verir.

yaratılıştan sahip olup da erdeme dönüşemeyecek hiçbir kusurumuz, kusura dönüşemeyecek hiçbir erdemimiz yoktur.

büyük ve akıllı ne varsa, azınlık olarak vardır.

akıl zirvesinden aşağıya bakıldığında bütün hayat berbat bir hastalık gibi görünür, dünya ise bir tımarhane gibi.

insan dünyada hiç de vazgeçilmez olmadığını ne kadar erken anlasa azdır.

bütün iyiler kanaatkardır.

teşekküre karşı isteksizlik, bir iyiliğin kaba ve sıkıcı bir çehreyle karşılanması çok enderdir ve yalnızca kusursuz insanlarda olabilir: büyük yeteneklerle; ama aşağılık ve çaresiz bir durumda dünyaya gelmiş olma sezisini taşıyan, çocukluktan itibaren adım adım mücadeleyle ilerleyen ve her yerden yardım ve destek gören; ama bu destek olup yardım edenlerin kabalığı yüzünden ağzının tadı kaçan ve iğrenen insanlarda.

insanlar, gülünç buldukları şeyde olduğu kadar hiçbir şeyde karakterlerini ortaya koyamazlar.

bilgelik yalnızca hakikattedir.

bir başkasının büyük meziyetlerine karşı, sevgiden başka kurtuluş çaresi yoktur.

kaybedecek hiçbir şeyi olmayan kimse korkunçtur.

şimdi şu ihtiyar yaşımda 'hypsistarier' denen (kapadokya'da 4. yüzyıla ait) bir mezhepten haberdar oldum. bunlar, putperestler. yahudiler ve hıristiyanlar arasında sıkışmış kalmışlar. öğrendikleri en iyiyi ve en mükemmeli sevmek, ona hayranlık duymak, saymak ve tanrıyla yakın ilişkide olduğu sürece de ona tapmakta olduklarını açıklıyorlar. birden, karanlık bir çağdan içime şen bir ışık doğdu. çünkü hissettim ki ben de ömrüm boyunca kendimi 'hypsistarier' olarak yetiştirmeye çabalamışım.

birkaç insan eğer birbirlerinden pek memnunlarsa, çoğunlukla emin olabiliriz ki yanılmaktadırlar.

insan hep olmadığı şeye özlem duyar.

herhangi bir devletin niteliği hakkında en doğru bilgiyi veren, oradaki mahkeme ve ordunun niteliğidir."