10.07.2013

lizbon kuşatmasının tarihi

jose saramago

sırf biri dakika, öbürü yıl diye, bir dakikaya sığdırdığından daha çok şeyi bir yıla sığdıramazsın; önemli olan bardağın büyüklüğü değil, taşsa ve ziyan olsa bile, her birimizin onun içine ne kadar koymayı başarabildiğimizdir.

yaşamın kısalığından yakınanlar, ne şekilde sunulmuş olursa olsun, ondan yararlanamamışlarsa, suçu kendilerinde aramalıdırlar.

insanlar için asıl sorun ilkelere sıkı sıkıya uymaktan daha yorucu bir şeyin olmamasıdır; beden boyun eğmeden önce ruh çoktan zayıflamıştır; ama kimse ruhu sorumlu tutmaz; kınanan, hakarete uğrayan ve ayıplanan hep zavallı bedendir.

kimse yaşamda kendi payına düşenden hoşnut değildir.

haddini bilen bir düzeltmen için, yazar, eğer yazarsa, yanılmazdır. sözgelimi, nietzsche'nin düzeltmeni, dinibütün bir adam olmasına karşın, belli bir sayfaya olumsuzluk takısı koyarak filozofun, tanrı öldü, sözünü, tanrı ölmedi, diye değiştirme dürtüsüne karşı direndi. eğer düzeltmenlere özgürlük verilseydi ve ceza yasasından daha sıkı bir yığın yasakla elleri kolları bağlı olmasaydı, çok geçmeden dünyanın yüzünü değiştirirler; susayanlara içecek, açlara yiyecek, kargaşa içinde yaşayanlara barış, dertlilere sevinç, yalnızlara arkadaş, umudunu yitirenlere umutvererek evrensel bir mutluluk alemi kurarlardı; elbette yoksulluk ve suç da bir çırpıda silinirdi; zira bütün bunları yalnızca sözcükleri değiştirerek yapabilirlerdi; ola ki birisi bu yaratıcılar konusunda kuşku duyuyorsa, dünyanın ve insanın aynen bu yoldan, sözcüklerle, olup bitenler şöyle değil de böyle olsun diye bazı sözcükler değil de başka bazı sözcüklerle yaratıldığını hatırlamaları yeter; olsun, dedi tanrı ve ne olacaksa hemen oldu.

karakterlerin egemen olduğu romanlarda böyledir: ikinci bir okumada çok şey öğrenirsiniz.

dakikalar böyledir işte: her ne kadar tenimize süründükten sonra biz geçelim diye genellikle bir adım geriye giderlerse de, her zaman içlerinden bir tanesi bizi yutmaya hazırdır. zaman ve kaderle ilgili bütün eğretilemeler acıklıdır ve aynı zamanda boşunadır.

ateşler söner, zaferler anlamlarını yitirir, insan yüzleşmekten bıkar.

doğruya ulaşmadan önce
onu düzeltmek elinden gelmez
ama düzeltmedikçe de
ona ulaşamazsın. bu arada
onu olduğu gibi kabullenme (öğütler kitabı'ndan)

suç yüklenemeyecek cehaleti hoş görmek ve düşüncesizlik karşısında sabır göstermek, iyi yetiştirilmiş olmanın bir göstergesidir.

konu insan doğası olunca, her şey beklenir.

sevgi bütün engellerden kurtulmak demektir; sevgi bütün kuşatmaların sonudur.

iradeleri güden ve mutluluk getiren şeylerin kökeninde daha çok bütünsel ve şaşmaz bir hak olarak herkes için eşit adalet üretmenin manevi doyumu vardır.

dua eden kişi hiç karşı koymadan teslim olur ve sonsuza dek yenilgiye uğrar.