7.05.2013

yazarın yaşam felsefesi #2

jack london

"on yıl boyunca ekmek param için, ayrıntılarına girmek istemediğim bir mücadele verdim. bu mücadele sağlığıma ve ruhuma zarar verip bütün direnç ve neşeyi içimden söküp attı. bu yazının amacı, hünerli ve tutkulu gençleri tüm mesleklerin en yorucu ve en kazançsız olanına karşı uyarmaksa, dürüstçe şunu söylerim: aklınızı kullanın; hiçbir pazarda yeteneklerinizi bu kadar düşük bir bedelle satamazsınız. bir süpürge alacak kadar sermayeniz ve yolun karşısına geçecek kadar enerjiniz varsa, edebiyata yönelmeyin." (grant allen)

tanınmamış yazarın imkansızı gerçekleştirmesi lazımdır; ancak öyle tanınmış yazar haline gelir. hiç kimse imkansıza ulaşmadan büyük olmamıştır. büyüklüğün sırrı budur. budur tanınmamış kişinin yapması gereken ve yapacağı şey.

başarıya giden iki yol var: başarılı ya da sevilen bir kitap yazmak ya da güzel dergi işleri üretmek. bunların biri daha göz alıcı, diğeri daha sağlamdır. kimi insana biri, kimine diğeri uygun düşer. bazı ayrıcalıklı insanlar ikisini de başarabilir. ama denemeden, kimse şu ya da bu sınıfa sokulamaz. evet, yazar denemeli, denemeli, hep denemelidir. şöhret, istemekle gelmez; dünya mirası ancak çaba gösterenlere kalır.

bakmakla yükümlü olduğunuz kimseler varsa, yazmak için işinizden ayrılmayın.

kurgusal yazılar diğerlerinden daha çok kazandırır ve iyi nitelikte olduğu zaman daha kolay satılır. iyi bir fıkra, iyi bir şiirden daha çabuk satılır ve daha az ter ve kana mal olur. yazdıklarınızın basıldığını görmek istiyorsanız, mutsuz sonlardan, sert, gaddar, trajik, dehşet verici unsurlardan kaçının.

mizah; yazması en zor, satması en kolay ve en iyi kazandırandır. bunu az sayıda insan başarabilir. başarabilecekseniz, mutlaka deneyin. bu hem klondike'in (alaska'daki meşhur "altına hücum" bölgesi) hem rand'in (güney afrika'daki zengin altın madenlerine sahip bölge) özelliklerini bir araya getirmek demektir. mark twain gibi olun.

altı bin kelimelik bir öyküyü kahvaltıdan önce çiziktirmeyin. çok fazla yazmayın. terinizi bir düzine öyküye dağıtmak yerine, bir tek öykü üzerinde yoğunlaşın. aylaklık edip ilham beklemeyin, ilhamın ardından sopayla koşun; yakalayamasanız bile, mutlaka ona son derece benzeyen bir şey yakalarsınız. kendinize bir "çalışma süresi" belirleyin ve her gün o çalışma süresine uyun; yıl sonunda kazancınız artmış olacaktır.

tecrübeli yazarların inceliklerini tetkik edin. sizin parmaklarınızı doğradığınız aletlerde onlar maharet kazanmıştır. yaptıkları işler, bu işlerin nasıl yapıldığını ortaya koyar. bir hayır sahibinin size yardım etmesini beklemeyin; yolunuzu kendiniz bulun.

gözenekleriniz açık ve hazmınız iyi olsun. inanıyorum ki en önemli kural budur.

bir not defteriniz olsun. onunla gezin, onunla yemek yiyin, onunla uyuyun. beyninizde uçuşan her düşünceyi ona yazın. ucuz kağıt, gri hücrelerden daha zor bozulur ve kurşunkalem izleri, hafızadan daha kalıcıdır.

ve çalışın. büyük harflerle yazalım: çalışın. sürekli çalışın. bu dünyayı, evreni, güç ve maddeyi, kurtçuklardan ilahi varlıklara kadar tüm güç ve maddenin içinde ışıldayan ruhu keşfedin. bütün bunlarla demek istiyorum ki, bir yaşam felsefesi için çalışın. bir yaşam felsefeniz bulunduğu ve ona sahip çıktığınız sürece, bu felsefe yanlış da olsa zararı yoktur.

üç önemli şey şunlardır: sağlık, çalışma ve bir yaşam felsefesi. buna bir şey daha ekleyebilirim -hayır, eklemek zorundayım-: samimiyet. bu olmadan, diğer üçü faydasızdır; bu olursa, büyüklüğe ulaşıp devler arasında yerinizi alabilirsiniz.