13.10.2012

entrika

küçük iskender


ah nasıl da geçiyor zaman
yeni ölmüş birinin üstünü örtercesine narin
her yerde akşamüstleri bir gül gibi kopartılabilir
polisle tartışan kadının arasına bayılan deniz
neden her denizin bir de annesi olmasın
bir elin bir elden hamile kalması denli zengin
ve taksim'den beşiktaş dolmuşuna binen sardunya
her adam adını bir yerlerde düşürebilir
bu şiir yazıldığı gibi okunmalı
bu hayat bilindiği gibi yaşanacaksa
yani hüzün dediğim yalnızca bir küfürdür
ve küfür bir karanfilin ağzına ne kadar yakışırsa
kalın kırmızı bir çizgi çekin aşkın altına
bakışların altına, ihanetlerin, intiharların da
sonra karşılarına geçip şaşırın biraz
yani uçuruma yuvarlanan kamyona koşan köylü çocuklar
direksiyonun başında bir palyaço bulunca nasıl nar gibi şaşırsa
ah nasıl da geçiyor zaman
nefes nefese doğan sevdaya rağmen
keşke bir şeyler keşfetseydik diyor insan
ve mezarlık yoluna sapıyor hemen
ben bütün bir gece uyumadan ölebilirim
herhangi biri bütün bir gece ağlayabilir
unutturabilir saydam bir renk eski bir sevgiliyi
ve bir camın patlayarak kırılması
eski bir sevgiliyi birdenbire
hatta acımasızca hatırlatabilir
yani sevgili dediğim yalnızca bir fıkradır
hem insan bir fıkraya daha ne kadar gülebilir