1.03.2012

yaşam ve ölüm

schopenhauer

dünyaya bakış açımızın sağlam temelleri ve derinlik veya sığlığı çocukluk yıllarında oluşur. bu görüş daha sonra özenle düzeltilir ve mükemmel hale getirilir; ama özde değişmeden kalır.

gençliğimizdeki neşelilik ve karamsarlığa kapılmama hali, kısmen hayatın tepesine tırmanıyor ve tepenin öteki tarafındaki ölümü görmüyor olduğumuz gerçeğine dayanır.

insan başta hiç mutlu değildir; ama bütün hayatını kendisini mutlu edeceğini sandığı bir şeyin peşinde çabalayarak geçirir; nadiren amacına ulaşır, ulaştığında da yalnızca düş kırıklığıyla karşılaşır. sonunda bir enkaz gibidir ve limana direkleri ve donanımları yok olmuş bir şekilde gelir. ondan sonra da mutluluk ya da mutsuzluk aynıdır; çünkü hayatı, içinde bulunduğu her dakika yok olan andan fazlası değildir ve şimdi de sona ermektedir.

hayat bir parça nakış işlemesine benzetilebilir. hayatının ilk yarısındaki herkes işlemenin ön tarafını görür, ikinci yarısında ise tersini. ikincisi o kadar güzel değildir; ama daha öğreticidir; çünkü iplerin birbirine nasıl bağlandığını görmemizi sağlar. 

büyük acılar daha önemsizlerinin hissedilmesini engeller ve tersine, büyük acıların yokluğunda en küçük dertler ve sıkıntılar bile bize büyük acı verir. 

insanın somut olarak yaşadığı hayatın yanı sıra her zaman soyut olarak ikinci bir hayat yaşaması dikkate değer ve önemlidir. sakince enine boyuna düşünme alanında, önceden onu tamamen ele geçiren ve yoğun bir şekilde etkileyen şeyler soğuk, renksiz ve uzak görünür; o yalnızca bir seyirci ve gözlemcidir.