23.01.2012

insan

tolstoy

her insan kendisi için yaşar, kendi amaçlarına erişmek için özgürlükten faydalanır; şu veya bu hareketi şimdi yapıp yapmayacağını bütün varlığıyla duyar ama onu yapar yapmaz belli bir an içinde yapılan bu hareket geri alınamaz olur, tarihin malı olur ki, burada onun özgür değil, önceden belirlenmiş bir anlamı vardır.

her insanda hayatın iki tarafı var: birincisi kişisel hayat, ki ilgileri ne kadar soyutsa o kadar özgürdür; ikincisi içgüdüsel hayat; kovan hayatı, ki insan burada zorunlu olarak kanunların ona emrettiğini yerine getirir.

savaşa katılan insanlarda, kendi kişisel özelliklerine, adetlerine, şartlarına ve amaçlarına göre şöyle davranıyorlardı: ne iş gördüklerini, kendileri için ne yaptıklarını biliyorlarmış gibi korkuyor, övünüyor, seviniyor, öfkeleniyor, akılyürütüyorlardı. oysa tarihin aletiydiler, kendilerinden saklı ve bizce anlaşılır bir iş görüyorlardı. değişmez yazgılarıdır bu; toplum içinde ne kadar yükselirlerse o kadar az hürdürler.

insan zekası için olayların bütün nedenlerini kavramak olanaksızdır. ama nedenleri arayıp bulmak ihtiyacı insan ruhuna özgü bir şeydir. olayların, her biri ayrı ayrı sebep olarak görünebilen, sayısız ve karışık şartlarına nüfuz edemeyen insan zekası, önüne ilk çıkan, kavranması en kolay açıklamaya yapışır, "işte sebep" der.

insan, yapacağı işler için bir amaç edinir. bin verst yol gitmek için insanın kendisini bu bin verstin ötesinde iyi bir şeyin beklediğini bilmesi gerek. yürüme gücü bulabilmek için insanın toprak hakkında bir fikri olması gerekir.

en parlak, en derin planlar, önlemler bile, savaşı kazandırmazlarsa berbat şeylermiş gibi görünür; her askerlik bilgini de onları, bilgiç bir tavırla eleştirir; savaş kazandıran en kötü planlar, emirlerse çok parlak şeylermiş gibi görünür ve en ciddi insanlar da bu kötü planların üstünlüklerini kanıtlamak için ciltlerce yazı yazar.