17.04.2011

ernest hemingway

güler dikmen nalbantoğlu

"insan yok edilebilir ama yenilmez."

hemingway, 1920'de chicago'da çalıştığı yayınevinde hikayeci sherwood anderson'la tanıştı ve 1921'de bir gazetenin avrupa muhabiri olarak amerika'dan ayrıldı.

paris'e varır varmaz, sherwood anderson'ın kendisini gertrude stein'e tanıtan bir mektubunu, miss stein'e götürdü.

öğretmenleri ezra pound ve gertrude stein'di. sonradan çıraklık yılları hakkında hemingway, "ezra'nın söylediklerinin yarısı doğruydu; gertrude stein her zaman haklıydı." demiştir.

hemingway "gençken talihim vardı" derdi, "kendimden yaşça büyük insanlarla arkadaş oldum." ve eklerdi, "şimdi yine talihim var; çünkü gençlerle arkadaşlık ediyorum."

genç bir yazara gönderdiği mektupta "karşınızda birisi konuşurken bütün benliğinizle dinleyin söylediklerini. insanların çoğu dinlemeyi bilmezler." diyordu.

hemingway sabahları erken kalkar ve saat sekizde masanın başına geçerek çalışmaya başlardı. "durmak için en uygun zaman romanın rahatça ilerlediği andır." derdi. "ondan sonra ne yazacağınızı bildiğiniz bir anda durursanız, ertesi gün devam etmekte güçlük çekmezsiniz."

yazma sanatını hala öğrenmekte olduğunu söyleyen hemingway, "ben ölünceye kadar çırak kalacağım." derdi. "aptallar usta olduğumu söylüyorlar. fakat kimse bu işin ustası olmamıştır ve her yazarın sanatında daha da ilerlemesi olasıdır."

arthur koestler, "hemingway'i küçümsemeyin. basmakalıp yazıyor belki; ama yine de bugün hayatta olan en büyük yazar odur." demişti.

bir romancı arkadaşına "ulusal yazar, serüven yazarı, şu yazarı, bu yazarı diye bir şey yoktur. eğer çanağında balı varsa yazar düpedüz yazardır." demişti.

hemingway, "bir insanı sağlıklı olmak, iyi çalışmak, arkadaşlarla yiyip içmek, cinsellik ilgilendirir." diyordu.

bir alman gazeteci, "bay hemingway, ölüm hakkındaki düşüncenizi açıklar mısınız?" diye sorduğunda, "evet, o da başka bir fahişe." diye yanıtlamıştı.

yaşamı, eşinin, çevresinin bütün önleme çabalarına karşın, kendi eliyle, silahlarından birini temizlerken son buldu.