5.05.2015

gora

rabindranath tagore

eğer gerçeği kavramak istiyorsan kendini tamamıyla ona vermelisin. gerçeğe ulaşmanın başka yolu yoktur.

senin kendi gerçeğini keşfettiğin tapınakta ben ibadet edersem kendi yaşamımın amacını yitiririm. herkes kendine bir yol seçmeli.

soyut düşünceler fikirlere dönüştüklerinde yararlıdırlar; ama bu düşünceleri kişilere uygulamaya kalktığınızda güçlerini kaybederler.

cahillerden daha kötü yaratıklar da vardır. onlar da kalpsiz insanlardır.

fikirler önemli değildir. önemli olan, sakin bir şekilde olanları kavramaktır. bir tartışmada önemli olan doğru ya da yanlış değil, tartışmadan ne kazanıldığıdır.

haksızlığa boyun eğen de haksızlık yapan gibi suçludur. çünkü dünyadaki tüm kötülüklerin nedeni odur.

kendi kardeşlerini küçük görenler yüceliğe asla ulaşamazlar. onların tek elde edeceği, kendilerinin de küçük görülmesidir.

yalnızca kişinin kendi vicdanı, kimin ilerleyip kimin gerilediğini söyleyebilir. insanları görünüşlerine göre yargılamaya çalışır; ama çoğu kez yanılırız.

karşı çıkmayarak insanları kötülük yapmaya teşvik ediyoruz. kötülüğü yok etmenin tek çaresi, onunla savaşmaktır.

bu dünyada, yaşamlarında karşılaştıkları yeni sorunlarla yüzleşmeye ve onları çözmeye cesaret edebilecek insanlar, toplumu daha ileri taşıyacak kişilerdir! yalnızca kurallara göre yaşayanlar, toplumu ileriye taşıyamayacaklardır. onlar yalnızca toplumla birlikte yaşayıp giderler.

insanın kalbindeki boşluğu yalnızca sınırsız bir duygu doldurabilir.

dünya ancak birkaç tane gerçekten iyi insanı kaldırabilir. geri kalanların doğal olması gerekir. yoksa insanlar ne çalışırdı ne de yaşamlarından zevk alırlardı.

insanlar hatalar yapar, şaşkına dönerler ve sonunda acı çekerler; ama hiçbir zaman bir şey yapmadan duramazlar. böylece, toplum denilen nehrin kutsal suları, hiç dinmeyen bir akıntıyla taşınıp tamamen saf kalır. ara sıra, kısa süreliğine de olsa, nehrin kıyıları yıkılır ve bazı şeyler yitirilir; ama bunun olacağı korkusuyla, akıntıyı bir barajla engellemeye çalışmak, durgunluk ve ölümü davet etmektir.

eğer sevgi farklılıkları kabul edemeyecekse dünyada neden farklılıklar olsun?

içimizde neyin gizli olduğunu bilmiyoruz, kalplerimizde birikmiş olan duygularımızı dışarıya dökmeyi beceremiyoruz. bu yüzden herkes bu kadar mutsuz, mutluluğa bu kadar hasret. bu yüzden insanlar içlerinde nasıl büyük bir kuvvetin gizli olduğunu fark etmiyorlar. bu gerçeği kimse göremiyor.

insanlara acıma duygusuyla yaklaşmaya başlarsak gerçeği görme gücümüzü yavaş yavaş kaybederiz. acıma duygusu, dumanın ateşi gizlemesi gibi gerçeği gizler.

sevgi iyi bir şeydir; ama en iyisi değil.

gerçeğe ulaştığımızda, bu gerçek, mükemmel ya da tam olmasa bile ruhlarımız bundan hoşnut olur. gerçeği sahte malzemelerle süslemek bile istemeyiz.