16.12.2009

ortadirek türküleri

uğur mumcu

nükleer silahlara karşı çıkmak, insanlığı sevmekle eş anlamlıdır ve kendimize, yakınlarımıza, sevdiklerimize, gelecek kuşaklara sahip çıkma duygusunun, yaşam sevgisinin doğal bir uzantısıdır.

çoğumuzda genel sözlerle konuşma alışkanlığı vardır. herkes her konuda dilediğini söyler. demagojide özgürlüğün sınırı yoktur. ekonomiden siyasete, siyasetten sosyolojiye kadar her alanda "genel sözler" egemendir. genel söz, insana kolay konuşma olanağı sağlar. ağızlarda sakız gibi çiğnenen genel sözler, insanı düşünce tembelliğine iter. bir süre sonra, insanın aklı ve zekası genel sözlerin kısır döngülerine hapsolur.

araştırmaları, yayınları ve kişiliğiyle karşıtlarının bile saygısını toplamış bir ilerici yazar ölür; bunlar arkasından küfrederler. bir gazeteci, bir yazar, bir avukat siyasal bir suç nedeniyle tutuklanır, bayram ederler. "nasıl bir basın ve nasıl bir özgürlük anlayışıdır" diye sormayız. bunlar özgürlükleri, tıpkı mal varlıkları gibi, ancak kendi mülkiyetlerinde sanan insanlardır. dünyaları böyledir bunların!

herkes bilir; "resmi propaganda", soğuk yüzlü propagandadır. bu yüzden çok inandırıcı olmaz. resmi ağızlarca söylenen sözler yüzde yüz gerçekleri yansıtsa da, dünya kamuoyu, çeşitli ideolojik saplantılar ve siyasal nedenlerle bu sözlere inanmamak eğilimndedir. propaganda, resmilikten ne kadar uzaklaşırsa o kadar etkili olur.

sol, solu sevmez. ilerici yazar, bir başka ilerici yazarın düşmanıdır. "yalnız ben konuşayım, başkaları sussun" bencilliği, kendisini sol ve ilerici sayan bir kısım aydınlarımızın ortak hastalığıdır. solun içinden çıkan yazarlar, liderler, sanatçılar, önce kendi arkadaşlarınca yaralanmış ve karalanmışlardır. solun sola verdiği zararın maliyetini hesaplamak bile güçtür. sol içindeki ideolojik bölünmeden tutun da kişisel çekişmelere ve kıskançlıklara kadar uzanan bir dizi neden, bu düşmanlığa, bu soğukluğa yol açar. sol görüntülü birçok aydın da bir çeşit "gizli faşist" ya da "sol mccarthyci"dir; kendi ideolojik inancı dışındakilere söz hakkı tanımaz. tanımadığı gibi sırası gelince jurnalciliğe de başvurmaktan çekinmez.