18.08.2009

cthulhu'nun çağrısı

howard phillips lovecraft

unutuş beni sakinleştirse de, hep biliyorum ki bir yabancıyım ben; bu yüzyılda ve hala insan olanların arasında bir yabancı.

ve en sonunda, düşecek olsam da olmasam da, o kuleye tırmanmaya karar verdim; gökyüzünü görüp can vermek, hiç gökyüzünü görmeden yaşamaktan daha iyiydi ne de olsa.

yalnızca biraz daha olgunlaşınca "profesör doktor" tipinin -kuşaklar boyu süregelen acıklı püritanizm ürünü- kronik zihinsel sınırlılıklarını anlayabilecekti; iyi kalpli, insaflı, bazen şefkatli ve cana yakın; ama hep dar fikirli, hoşgörüsüz, geleneklere bağlı ve perspektif yoksunu. bu kusurlu, ancak yüce ruhlu, gerçek suçları çekingenlikleri olan ve entelektüel günahlarından dolayı herkes tarafından alaya alınarak cezalandırılan kişiler için yaşlılık saygınlıktı.

mutlak korku çoğu kez merhametli bir biçimde hafızayı felç eder.

kitapların kapaklarına konulan ucuz hayalet öyküsü resimleri bizi yalnızca güldürürken, bir fuseli tablosunun neden titrettiğini sana açıklamama gerek yok. bu heriflerin yakaladıkları bir şey var -yaşamın ötesinde- bize yalnızca bir saniyesini gösterebildikleri.

günümüzü kurtaran tek fazilet, geçmişi doğru dürüst araştıramayacak kadar aptal olması.

yeryüzündeki en merhametli şey, insan zihninin çevresindeki her şeyle bağlantı kurma konusundaki yetersizliğidir herhalde. sonsuzluğun kara denizlerinin ortasındaki dingin bir cehalet adasında yaşıyoruz ve çok uzaklara yolculuk etmek bize göre değil.

her biri kendi yönünde ilerlemeye çalışan bilimler şimdiye dek bize pek zarar getirmedi; ancak günün birinde, ayrık bilgilerin birleştirilmesi önümüze öylesine korkunç gerçeklik manzaraları serecek ve oradaki tatsız konumumuzu açığa vuracak ki, ya bu keşif karşısında çıldıracağız ya da ölümcül ışıktan kaçıp yeni bir ortaçağ'ın huzuruna ve güvenliğine sığınacağız.

şarlatanlarla ve taklitçilerle sık karşılaşanlar tedbiri asla elden bırakmazlar.

sonun nasıl olacağını kim bilebilir ki? yükselmiş olan batabilir ve batmış olan yükselebilir. iğrençlik derinliklerde bekliyor ve düş görüyor; çürümüşlük insanoğlunun sarsılan şehirlerine yayılıyor.

derinlerde yaşayanlar asla yok edilemez.

huzur içinde yatsınlar, eğer evrende huzur diye bir şey varsa.