2.10.2008

ahlakın soykütüğü üstüne

friedrich nietzsche

nerde konuşma varsa, orda dünya bir bahçe gibidir bana.

güzel bir budalalıktır konuşmak. onunla dans ederek geçer insan her şeyin üzerinden.

ruhum bir sevenin türküsüdür.

her sağlıklı ahlak, yaşama içgüdüsünün egemenliğindedir.

mantıklı olmak, gerçeklikten kaçıştır. sokrates akılcılığının temelinde içgüdü gevşekliği ve anarşizm vardır. içgüdülerini denetleyemediği, güçlendiremediği için akla güvenmek zorundadır, yoksa yok olacaktır.

hayranlığımı uyandıran ne var orada? alaycı gülüşü mü? hangi görünüş bana keyif veriyor? hangisi zafer sevinci uyandırıyor bende?

başkalarının kötülüğünü isteme duygusu (sympathia malevolens) insanın normal bir özelliği gibi ileri sürülüyor. vicdanın yürekten evet dediği bir şey olarak! daha da derinlere bakabilen bir göz, belki şimdi bile, insanın bu en eski ve en temelli şenlik sevincini görebilir.

yalnızca soğuk, ölçülü, uzak, kayıtsız değil; adil olmak hep olumlu tavırdır.

adil insan kendisine zarar verenlere karşı bile gerçekten adil olabildiğinde, kişisel hırpalanma, alaya alınma, sanık durumunda kalma karşısında bile, adaletin, yargılayan gözlerin, yüksek, açık, derin olduğu kadar yumuşak bakan nesnelliği bulunmadığında, işte bu yeryüzündeki yetkinliğin ve en üstün efendiliğin bir parçasıdır.

misarşizm: yönetimden nefret, yönetim nefreti, egemen olandan nefret.

hayret, nasıl da tanrılardan yakınıyor bu faniler
yalnızca bizden gelir kötülük derler, oysa bilmezler
yaratırlar akılsızlıklarıyla kendi felaketlerini, yazgılarına karşı

kant: çıkarsız bir haz sunan, güzeldir.

stendhal: güzellik, bir mutluluk vaat eden şeydir.

şimdiye kadar hangi büyük filozof evlendi ki? herakleitos, platon, descartes, spinoza, leibniz, kant, schopenhauer; evlenmediler. üstelik evli olmaları düşünülemez bile! evli filozof komediye aittir. kuralı bozan bir sokrates var, sinsi sokrates, öyle görünüyor ki, acı mizahla yürüttü evliliğini.

felsefecilerin kendilerine özgü türlü dürtülerinin ve erdemlerinin dökümü çıkarılabilir. kuşkuculuk dürtüleri, inkar etme, yargılama, askıya alma dürtüleri, yargı vermekten kaçınan (ephektik) dürtüler, analitik dürtüleri, araştırma, arama, tehlikeye atılma dürtüleri, karşılaştırma, dengeleme dürtüleri, yansızlığı ve nesnelliği isteme dürtüleri, şu hep yasak olana doğru çabalama istemleri. tümünün de en uzun bir zaman boyunca ahlakın ve vicdanın temel taleplerine dönüşeceği anlaşılmıyor mu?

hybris: eski yunan trajedilerinde kahramanların sahip olduğu, haddini bilmez, sınır tanımaz gurur.

bütün iyi şeyler, önceleri kötü şeylerdi. her ilk günah, ilk erdeme dönüşüverdi. örneğin evlilik, uzun süre topluluk haklarına karşı bir günah işleme olarak görüldü. bir kadına sadip olma iddiasında bulunacak kadar haddini bilmez olmak için, erkek bunun kefaretini ödemek zorundaydı.

yeryüzündeki her en küçük adım, madi ve manevi işkenceyle kazanılmıştır.

hasta, sağlıklı için en büyük tehlikedir; güçlünün başına bela, en güçlüden değil de en zayıftan gelir.

incuria sui: kendine özen göstermeme.

bugün hangi akıllı insan kendisi hakkında tek dürüst bir söz yazabilir? kendi canını tehlikeye atanların kutsal düzenine ait olmaktır bu. richard wagner kendi yaşam öyküsünü yazmak için söz verdi. kuşku yok, kurnazca yazılmış bir yaşam öyküsü olacaktır bu.

kim akademisyenlerle bir arada bulunmuşsa, zararsız bir sözcüğün onları nasıl derinden yaraladığını bilir; tam da onu onurlandırmak istediğinizde bir akademisyen dostunuz çileden çıkabilir; sadece, gerçekten kimle ilişkide olduğunuz konusundaki dikkatsizliğiniz onu küplere bindirebilir, kim olduğunu kabule yanaşmayan, kendini uyuşturmuş, kendinin farkında olmayan acı çeken biridir o, tek bir şeyden korkar: yeniden bilincine kavuşmaktan..

bütün büyük şeyler kendi yıkımlarını, kendilerinin üzerine yükselme edimiyle sağlarlar.

herhangi bir anlam, anlam yokluğundan daha iyidir.