2.02.2008

yokuş yukarı

rıfat ılgaz

eleştiri dost övgüsü, kitap reklamı değildir. o da şiir kadar dürüstlük ister.

salih zeki aktay: hiç okumazlar efendim! ellerinde bir kitap göremezsiniz. nasıl edebiyat öğretmeni olurmuş bunlar okumadan? ne şiirden anlarlar ne şairden. postadan bir dergi, bir kitap beklemezler, boyuna aybaşını beklerler. memurdur bunlar efendim, edebiyat memuru!

can yücel ingiltere'ye "tahsil-i kemalat"a gitmeden önce, gazi lisesi'ne gidermiş. sabahları geç kalma tehlikesini bile göze alarak babasının makam arabasına binmezmiş. bir gün babası "bineceksin!" diye diretmiş. "binmem ben makam arabasına! geç kalırsam kalayım!" deyince, kızmış bizim hasan ali bey: "oğlum" demiş, "bu arabaya binmek ayıpsa ben de binmeyeyim bundan sonra!" "yok baba! senin için bir ayıp yok! sen milli eğitim bakanısın! arabayı bakansın diye vermişler sana! benim ne işim var senin arabanda!"

evet, can yücel, o günlerde salt hasan ali'nin oğluydu. şimdi genç kuşak, hasan ali bey'i, şair can yücel'in babası olarak tanıyor.

birçoklarının her vesileyle ikide bir ödüllendirildiği bir toplumda bizim meskenimiz boyuna mahpus damları mı olmalıydı?